Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Cünüb Olduğu Halde Üzerine Fecir Doğan Kimsenin Orucunun Sahih Olması Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
2648-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik-e Abdürabbih b. Saîd-den dinlediğim onun da Ebû Bekir b. Abdirrahman b. Haris b. Hişâm-dan onun da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevceleri Âişe ile Ümmü Seleme-den naklen rivâyet ettiği şu hadisi okudum: ile Ümmü Seleme: ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ramazanda intifam sebebiyle değil cima dan dolayı cunub olduğu halde sabahlar sonra oruç tutardı.» demişler. hadîsi İbn Mâce-den gayrı bütün kütüb-i sitte İmâmları muhtelif tariklerden tahrîc etmişlerdir. râvileri üzerinde pek çok ihtilâflar vardır. Ezcümle Hazret-i Ebû Hüreyre-nin hadîsi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-e ref etmemesi üzerinde edilmiştir: Bâzı rivâyetlerinde Ümmü Seleme (radıyallahü anh) zikredilmiş bâzılarında edilmemiştir. Abdurrahman b. Haris-in Hazret-i Âişe ile Ümmü Seleme (radıyallahü anh)-yi bizzat görüp konuştuğu ihtilaflıdır. Bâzı rivâyetlerde Ümmü Seleme-nin kölesi vasıtasıyla konuştuğu bildirilmiştir. Ancak bizzat konuştuğunu gösteren rivâyetler daha çok ve daha şahindir. Bununla beraber Hazret-i Abdurrahmâ n--tun evvelâ köleyi göndermesi sonra bizzat gidererek konuşmuş olması da mümkündür. rivâyetinden anlaşıldığına göre Mervân o sırada Medine valisi bulunuyormuş. Abdurrahman (radıyallahü anh) evvelâ Ebû Hüreyre-ye gitmek istememiş Mervân yeminle ısrar edince Ebû Hüreyre-ye gitmiş Hazret-i Ebû Hüreyre-yi Zulhuleyfe denilen yerde arazîsi varmış orada buluşmuşlar. Rivâyetlerin mecmuundan anlaşılıyor ki Abdurrahman in. Hazret-i Ebû Hüreyre-ye gitmek istememesi güceneceğinden korktuğu içindir. Çünkü biribirlerine komşuymuşlar.-Mervân ısrar eıdin-ce Abdurrahmân: seni affetsin Bu zât benim dostumdur ben onun söylediği sözü kendisine iade etmek istemem.» demiştir. Hazret-i Ebû Hüreyre: «Cünüb olarak sabahlıyan bir kimse o gün oruçsuzdur.» diye fetva verirmiş Hattâ îbrâhim Nehaî ile Urvetü-bnü-z -Zübeyr ve Tâvus-un mezhepleri de buymuş. Lâkin görülüyor ki Hazret-i Ebû Hüreyre bu fetvasında işrâr etmemiş kişe ile Ümmü Seleme (radıyallahü anhûma) nın sözlerini işitince: bunu daha iyi bilir.» diyerek bu fetvasından dönmüştür. Zâten kendisi mezkûr fetvayı Fadl b. Abbâs-dan dinlemiş bulunuyormuş. diyor ki: «ihtimâl Hazret-i Ebû Hüreyre-nin fetvasından cfönmesi iki hadis tearuz ettiği içindir. O bunların arasını bulmuş ve birini tevil etmiştir. Te-vil ettiği hadis: kimse cünub olarak sabahlarsa oruç tutmasın.» rivâyetidir. Nevevî Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)-ın te-vil götüren sözünden dönmesine sebeb Hazret-i Âişe-ve Ümmü Seleme hadîsi olduğunu o hadîsin daha ziyâde itimada şayan olduğunu çünkü böyle şeyleri ezvâc-ı tâhiratm herkesden daha iyi bildiklerini söylediklerinin Kur-ân-ı Ker im-ede muvafık olduğunu beyân ettikten sonra Ebû Hüreyre hadîsinin üç vecihle te-vil edildiğini söylemiştir. Şöyle ki: Hazret-i Ebû Hüreyre-nin bu fetvası efdal olan hareketi beyândır. Cünüb olan bir kimse için efdal olan şey fecir doğmazdan önce yıkanmaktır. buna riâyet etmez de sabahleyin yıkanırsa orucu yine caizdir. Safiîler Un mezhebi budur. şöyle bir suâl hatıra gelebilir: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sabahleyin yıkandığı sübût bulmuşken fecir doğmazdan önce yıkanmak nasıl efdal olur?» suâle Nevevî şöyle cevap vermiştir: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Sabahleyin yıkanması bu işin cevazını bildirmek içindir. Ümmetine bir mes-eleyi beyânı tezammun ettiği için bu onun hakkında efdaldır. Zaten Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beyânla memurdur. Bu mes-ele cevazı bildirmek için bâzı zamanlarda her azayı birer defa yıkayarak abdest almasına benzer. Halbuki abdest uzuvlarını üçer defa yıkamanın efdal olduğu malumdur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in devam üzere aldığı abdestin mâhiyeti budur. Bir çok hadisler de bu hakikati nâtıktır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) caiz olduğunu göstermek için deve üzerinde ele» tavaf etmiştir. Malumdur ki tavafı yürüyerek yapmak efdaldır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in tekerrür eden tavafları yürüyerek vâki olmuştur. Bu mes-elenin emsali çoktur.» İhtimâl Hazret-i Ebû Hüreyre hadisi cima hâlinde sabahlayıp da fecrin doğduğunu bildiği halde cimâ-a devam eden kimseye ham-ledilmiştir. Bu takdirde şüphesiz o kimsenin orucu bozulur. İbn-l-Münzir-in Beyhaki Men rivâyetine göre Ebû Hüreyre hadîsi mensûhtur. Fakat Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) onun neshedildiğini duymamış bir müddet evvelden bildiği gibi fetva vermiş hükmün neshedildiğini duyunca fetvasından dönmüştür. İbn Münzir: «Bu bâbda benim işittiğim en güzel söz budur.» demiştir. İslâmiyetin ilk zamanlarında oruçlu bir kimsenin uyuduktan sonra cima-da bulunması yiyip içmesi haram kılınmıştı. Sonra bunlar neshedilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim Oruç
Konu: Cünüb Olduğu Halde Üzerine Fecir Doğan Kimsenin Orucunun Sahih Olması Bâbı