Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Haccı Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
3009-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrâhîm hep birden Hâtîm-den rivâyet ettiler. Ebû Bekir dedi ki: Bize Hârûn b. İsmail El-Medenî Ca-fer b. Muhammed-den o da babasından naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Câbir b. Abdillâb-ın yanına girdik. Girenlerin kimler olduğunu sordu. Sıra bana gelince: «Ben: Muhammed b. Alî b. Hüseyin-im» dedim. Bunun üzerine eliyle başıma uzanarak üst düğmemi çıkardı. Sonra alt düğmemi de çıkardı. Sonra avucunu memelerimin arasına toydu. Ben o uman genç bir çocuktum. (Bana): «Hoş geldin kardeşim oğlu! Dilediğini sor.» dedi. Bern de sordum. âmâ idi. Namaz vakti gelince bir dokumaya sarınarak (namaza) kalktı. Dokuma küçük olduğu için omuzlarına koydukça iki tarafı geriye dönüyordu. Cübbesi de yanıbaşında askıda duruyordu. Bize namazı kıldırdı. Müteakiben (kendisine): «Bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in haccını haber ver.» dedim; Câbir eliyle dokuz işareti yaparak: ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) haccetmeden dokuz sene durdu sonra onuncu sene kendisinin haccedeceğini halka bildirdi. Bunun üzerine Medine-ye birçok insan geldi. Bunların hepsi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e uymanın çâresini arıyor onun ameli gibi amelde bulunmak istiyorlardı. Derken onunla birlikte yola çıktık. Zü’l-Huleyfeye varınca Esma binti Umeys Muhammed b. Ebî Bekri doğurdu da ben ne yapacağım diye Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e haber gönderdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: Yıkan da bir elbise ile kuşak sarın ve ihrama gir! cevâbını verdi. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (oradaki) mescidde namaz kıldı sonra Kasvâ-ya bindi devesi kendisini Beydâ düzüne çıkardığı vakit onun önünde gözümün görebildiği kadar binekli ve yayalı gördüm. Bir o kadar sağında bir o kadar solunda; bir o kadar da arkasında vardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aramızda bulunuyordu. Kur-ân ona iniyor; te-vîlini de o biliyordu. O ne yaparsa biz de onu yapıyorduk. Derken tevhidle gürledi: Tekrar tekrar icabet sana yâ Rabbî! Tekrar icabet sanal. Tekrar icabet sana senin şerikin yoktur tekrar icabet sana!.. Hiç şüphe yoktur ki hamd ve nîmet sana mahsûstur; mölk de senindir; senin şerikin yoktur!.. hâlen getirmekte olduğu telbiyeyi getirdiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan dolayı kendilerine bir şey demedi. O kendi telbiyesine devam etti. (O sıralarda) biz ancak hacca niyet ediyor; ömreyi bilmiyorduk. Onunla birlikte Kabe-ye varınca rüknü istilâm buyurdu ve Uç tur hızlı dört de (âdi) yürüyüşle tavaf yaptı. Sonra İbrahim (aleyhisselâm)’ın makaanuna ulaşarak: "İbrahim-in makaamından namazgah ittihaz edin!.." Sûre-i Bakara âyet 125 âyetini okudu. kendisiyle Beyt-i şerif arasına aldı. —Babam onun kıldığı iki rek-at namazda İhlâs ile Kâfirûn sûrelerini okurduğunu söylerdi. Bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işitmeden söyleyeceğini hiç zannetmem. yine rükne dönerek onu istilâm buyurdu. Sonra (Safa) kapı (sın) dan Safâ-ya çıktı. Safâ-ya yaklaşınca:- ki Safa ile Merve Allah-ın şeâirindendirler." Sûre-i Bakara âyet 158 âyet-i kerîmesini okudu ve: Allah-ın başladığından başlıyorum; diyerek Safa-dan başladı onun üzerine çıktı; Beyt-i şerifi görünce kıbleye döndü Allah-ı tevhid eyledi ve ona tekbîr getirdi; Bir tek Allahdan başka hiç bir ilâh yoktur. Onun şeriki yoktur. Mülk onundur hamd de ona mahsûstur. Hem o her şey-e kaadirdır! Bir tek Allah-dan başka ilâh yoktur. Vaadini yerine getirdi; kulunu muzaffer kıldı. Yalnız başına bütün hizipleri bozguna uğrattı; dedi. arada dua okudu ve söylediklerinin mislini üç defa tekrarladı. Sonra Merve-ye indi. Ayakları vadinin ortasına indiği vakit hızlıca yürüdü. Ayakları vadiden çıkınca mûtâd yürüyüşüne devam etti. Nihayet Merve-ye geldi. Merve-de dahi Safâ-da yaptığı gibi hareket etti. Merve üzerinde son tavafını yaparken: Arkamda bıraktığım iş tekrar karşıma çıksaydı hedyi getirmez bu haca ömre yapardım. İmdi sizden hanginizin yanında hedy yoksa hemen ihramdan çıksın ve haccıni ömreye çevirsin! buyurdu. üzerine Sürâkatü-bnü Mâlik b. Cü-şum ayağa kalkarak: Ya Resûlallah! Bu iş bizim bu senemize mi mahsûs yoksa ilelebet devam edecek mi? diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) parmaklarını birbirine kenetledi ve Üç defâ: ömre hacca dâhil olmuştur hayır ebedî olarak devam edecektir! buyurdu. (radıyallahü anh) Yemen-den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in develerini getirdi Fâtıme (radıyallahü anh)-yi da ihramdan çıkanlar meyânında buldu. Fâtıme boyalı esvâb giymiş ve sürme çekinmişti. Alî onun bu yaptığını beğenmediyse de Fâtıme: Bunu bana babam emretti! dedi. tiz. Ali Irak-ta iken şöyle derdi: Bunun üzerine ben Fâtıme-yi bu yaptığından dolayı azarlatmak ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nâmına söylediklerini sormak için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gittim; Fâtıme-nin yaptıklarını beğenmediğimi ona haber verdim de: söylemiş. Doğru söylemiş. Sen haçça niyetlenirken ne dedin?) buyurdu. Ben: Rabbî! Resûlün neye niyetlendiyse ben de ona niyet ettim.) cevâbını verdim. yanımda hedy-ım var. Sen ihramdan çıkma!) buyurdular. Alî-nin Yemert-den getirdikleri ile Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’vı beraberinde getirdikleri hedy kurbanlar yüz adettiler. Derken cemâatin hepsi ihramdan çıkıp saçlarını kısalttılar. Yalnız Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile yanlarında hedy bulunanlar müstesna idi. Terviye günü gelince Mina-ya müteveccihen hareket ettiler ve hacca niyetlendiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanına binmişti. Mi-na-da öğle ikindi akşam yatsı ve sabah namazlarını kıldı. Sonra güneş doğuncaya kadar biraz durdu. Ve kendisine Nemira denilen yere kıldan bir çadır kurulmasını emir buyurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yola revân oldu. Kureyş kendilerinin câhiliyet devrinde yaptıkları gibi onun da Meş-ari Haram-da duracağında şüphe etmiyorlardı. Hâlbuki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o yeri geçerek Arafat-a Vardı. Ve Nemira denilen yerde Çadırının kurulduğunu görerek oraya indi. Güneş zevale inince Kasvâ--uın hazırlanmasını emir buyurdu ve hayvana semer vuruldu. Urane vârisine geldi ve cemaata hutbe okuyarak şöyle buyurdu: Şüphesiz ki sizin kanlarınız ve mallarınız şu beldenizde şu ayınızda su gününüzün hürmeti gibi birbirinize haramdır. Dikkat edin! Câhiliyet umuruna âit her şey ayaklarımın altına konmuştur. Câhiliyet devrinin kan dâvâlan sakıttır. Bize âit olan kan dâvalarından ilk Iskaat ettiğim dâva İbn Rabîate-bnİ-l-Hâris-in kan davasıdır. İbn Rabîa Benî Sa-d kabîlesînde süt anadaydı. Onu Hüzeyil kabilesi öldürdü. Câhiliyet devrinin ribâsı da sakıttır. İlk ıskaat ettiğim ribâ bizim (yani) Abbâs b. Abdilmuttalib-in ribâsıdır. Bu ribânın hepsi muhakkak sakıttır. Kadınlar hakkında Allah-dan korkun. Çünkü siz onları Allah-ın emânıyla aldınız ve onları Allah-ın kelimesiyle kendinize helâl kıldınız. Döşeklerinize sevmediğiniz bir kimseye ayak bastırmamaları sizin onlar üzerindeki hakkınızdır. Bunu yaparlarsa onları zarar vermemek şartıyla dövün. Onların sizin üzerinizdeki hakkı da yiyeceklerini ve giyeceklerini mâruf şekilde vermenizdir. Sîze öyle bir şey bıraktım ki ona sımsıkı sarılırsanız bir daha asla sapmazsınız. Size Kitâ-bullah-ı bıraktım. Size ben sorulacağım acaba ne diyeceksiniz? Risâletini tebliğ vazifeni edâ ve nasîhatta bulunduğuna şehâdet ederiz; dediler. üzerine şehâdet parmağını semâya kaldırıp onunla insanlara işaret ederek: Üç defa: Yâ Rab! Şahid ol! Ya Rab! Şâhid ol! buyurdular. ezan okuyup ikaamet getirerek öğle namazını kıldı. Sonra ikaamet getirerek ikindiyi de kıldı. Bunların arasında başka namaz kılmadı. Bundan sonra hayvanına binerek vakfe yerine geldi. Devesi Kasvâ-nın göğsünü kayalara çevirdi. Ya yalıların toplandığı yeri Önüne aldı ve kıbleye döndü. Artık güneş kavuşuncaya kadar vakfe hâlinde kaldı. Güneşin sarılığı biraz gitmişti. Nihayet bütün cirmi kayboldu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Üsâme-yi arkasına aldı ve yola revân oldu. Kasva-nın yularını o kadar kasınıştı ki nerdeyse başı semerinin altındaki deriye çarpıyordu. Sağ eliyle de: Ey cemâat! Sükûneti muhafaza edin sükûneti! diye İşaret buyu-ruyordu. tepeciklerinden birine geldikçe hayvanın dizginini düze çıkıncaya kadar biraz gevşetiyordu. Nihayet Müzdelife-ye vardı ve orada akşamla yatsıyı bir ezan iki kaametle kıldı. Aralarında hiç bir nafile namaz kılmadı. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) fecir doğuncaya kadar uzandı. Sabah aydınlanınca bir ezan ve bir kaametle sabah namazını kıldı. Sonra Kasva-ya binerek Meş-ar-i Harâm-a geldi. karşı dönerek Allah-a duâ etti tekbîr getirdi tehlîl ve tevhidde bulundu. Ve ortalık cidden aydınla yıncaya kadar vakfeye devam etti güneş doğmadan yola revân oldu. Terkisine de Fadl b. Abbâs-ı aldı. Fadl saçı güzel beyaz ve yakışıklı bir zâtdı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yola çıkınca yanından koşarak bir takım ka dınlar geçtiler. Fadl onlara bakmaya başladı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini Fadl-ın yüzüne koydu. Fadl da yüzünü öbür tarafa çevirerek bakmağa başladı. Bu sefer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de elini öbür tarafa çevirerek Fadl’ın yüzüne kapadı Fadl yüzünü öbür tarafa çevirerek bakıyordu. Nihayet batni muhassire vardı ve hayvanı biraz sürdü. Sonra büyük cemreye çıkan orta yolu tuttu. Nihayet ağacın yanındaki cemreye vardı. Oraya yedi ufak taş attı. Bunlar atılan ufak taşlar gibiydi. Onları vadinin içinden attı. Her birini atarken tekbir getiriyordu. Bilâhara kurban yerine giderek kendi eliyle altmışüç deve boğazladı. Sonra (bıçağı) Ali-ye verdi. Geri kalanını da o boğazladı. Ve Atî-yi hedyine müşterek yaptı. Sonra her deveden bir parça alınmasını emir buyurdu. Bunlar bir çömleğe konarak pişirildi. İkisi de develerin etinden yeyip çorbasından içtiler. Ondan sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oradan sökün ederek Beyti Şerife gitti. (Ta-vâfi müteakip) Mekke-de Öğle namazını kıldı. Arkasından zemzem sâ-kiliği yapan Benî Abdilmuttalib-e gitti. Ve onlara: «Ey Abdilmuttalib oğulları! Suyu çıkarın! Su çıkarmanız hususunda başkalarının size galebe çalacağından endîşe etmesem ben de sizinle beraber çıkarırdım; buyurdu. Onlar da kendisine bir koya su takdim ettiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sudan içti.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Haccı Bâbı