3098-)
Bize Ahmed b. Abdete-d-Dabbî rivâyet etti. ki) ; Bize Yezîd yani İbn-i Zürey- rivâyet etti. ki): Bize Habîb El-Muallira Atâ-dan o da İbn-i Abbâs-tan naklen rivâyet eyledi ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ensârdan Ümmü Sinan denilen bir kadına: Seni bizimle hacc etmiş olmaktan men eden nedir? diye sormuş; kadın kocasını kasdederek: Ebû fülânın su taşıyan iki devesi vardı. Kendisi oğlu ile birlikte birine binerek hacca gitti. Diğeriyle de hizmetçimiz su taşıyor cevâbını vermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ise Ramazanda yapılan bir ömre bir hacc —yahut benimle birlikte bir hacc— yerini tutar buyurmuşlar. hadîsi Buhârî «Kitâbü-l-Ömre»de Nesâî «Hacc» ile «Oruç» bahislerinde tahrîc etmişlerdir. bazı rivâyetlerinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu sözü Hazret-i Enes-in annesi Ümmü Süleym-e söylediği bildirilmektedir. Yalnız bu rivâyet biraz zayıf görülmüştür. Üzerinde su taşınan devedir. İbni Battal: «Nâ-dıh ; Deve - öküz veya merkep gibi üzerinde su taşınan hayvana denir. Lâkin burada murad devedir. Çünkü Bekr b. Abdi-l:Müze-n î-nin İbn Abbâs-dan rivâyet ettiği hadîste erkek deve oldu-du tasrîh edilmiştir.» diyor. Bununla beraber tasrîh edilmese bile bundan yine deve anlaşılır. Çünkü Araplar su taşımakta ekseriyetle deve kullanırlardı. de hizmetçimiz su taşıyor) cümlesi hakkında Nevevî (631-676) şunları söylemiştir: «Bu cümle memleketimizdeki Müslim nüshalarında bu şekilde rivâyet edilmiştir. Mezkûr cümleyi Kâdi İyâz Abdulgâfir-i Fârisî ile başkalarından aynı şekilde rivâyet etmiş; İbn-i Hâmân rivâyetinde: (Hizmetçimiz onun üzerinde su taşıyor) denildiğini söylemiştir. Kâdı îyâz: (Bence bunların hepsi değiştirmeden ibarettir. Doğrusu: Üzerinde su taşıyarak bir hurmalığımızı suluyoruz; olacaktır. Hurmalık yerine yanlışlıkla hizmetçi kelimesi konulmuştur. Birinci rivâyetteki: Üzerinde su taşıdığımız; kaydı da sözümüzün doğru olduğunu göstermektedir.) demişse de muhtar olan kavle göre buradaki rivâyet sahihtir. Kâdı-nın söylediği ziyâde mukadder ve mahzûftur. Bu gunâ mahzûflar Arap lisanında çoktur.» yapılan ömrenin bir hacca bedel olması bâzılarına göre sevap husûsundadir. Buna karine hakîkatta ömrenin hacc yerine kâim olamıyacağma icmâ- bulunmasıdır. İbn Huzeyme: «Bir şey diğerine bâzı mânâlarında benzerse o şeyi diğerine benzetmek ve onun dengi addetmek caizdir» diyor. Ömre her cihetle farz olan hacc gibi değildir. Çünkü farz olan hacc onunla ödenmez. Fakat sevap hususunda ona benzer. rivâyetine göre İshâk b. Râhuye: «Bu hadîsin mânâsı îhlâs sûresinin Kur-ân-ı Kerîm-in üçte birine muâdil olduğunu bildiren hadîs gibidir.» demiştir. Arabi diyor ki: «Bu ömre hadîsi sahîh olup Allah-ın bir fazl-u nimetidir. Gerçekten Ramazânı da katmak suretiyle ömre hacc mertebesini bulmuştur.» Bu bâbda İbn-l-Cevzî: «Amelin sevabı vaktin şerefi nisbetinde artar. Nitekim kalbin huzuru ve niyetin ihlâsı ile de artar.» diyor. Bâzılarına göre bu hadîsden murad Ramazan-da yapılan farz bir ömre gene Ramazanda yapılan nafile hacc ile nafile Ömre gibidir mânâsına gelebilir. Tîn-e göre hadîs-i şeriften muhtemelen zahirî mânâsı mak^uddur ve Ramazan-ı şerifin bereketiyle bu ayda yapılan ömre hacca muâdil olur. Bazıları bu ömrenin yalnız hadîs-i şerifte zikri geçen Ümmü Sinan-a mahsus olduğunu söylemişlerdir. Ahmed b. Menîin «Müsned’inde sahîh bir isnadla tahrîc ettiği rivâyette: «Bunun yalnız bu kadına mahsus olduğunu biliyoruz.» denilmiş. Ebû Dâvûd-un bir rivâyetinde kadının: «Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hassaten benim için mi "söyledi? Yoksa bütün insanlara âmm ve şâmil midir? Bilmiyorum.» dediği bildirilmiştir. Zahire bakılırsa mânâ her müslümana şâmildir. Ebû Dâvûd Tirmizî Nesâî ve İbn Mâce-nin muhtelif yollardan tahrîc ettikleri bâzı rivâyetlerden kadının Ümmü Ma-kıl olduğu ve Benî Esed kabilesine mensup bulunduğu anlaşılmaktadır. Bazıları bu kadının Ensâ-riyye Bazıları da Eşcaıyye olduğunu söylemişlerdir. Bâzı rivâyetlerde Ümmü Talîk-dan bahsedilmiştir. Ulemâdan Bazıları Ümmü Ma-kıl ile Ümmü Talîk-ın aynı kadın olduğunu bu kadının iki tane künyesi bulunduğunu söylemişlerdir. Hattâ Bâbımız rivâyetindeki Ümmü Sinan-ın Ümmü Ma-kil olduğunu söyleyenler de vardır. Gerçi Ümmü Sinan-in Ensâr-dan Ümmü Ma-kıl-in ise Benî Esed kabilesinden olduğu bildirilmişse de onun Ensâr-dan olduğunu söyleyenler vardır. Bu takdirde rivâyetlerde ayrı ayrı ismi geçen kadının Ümmü Ma-kil olduğu anlaşılır. Tirmizî (209-279) Ümmü Ma-kıl hadîsini rivâyet ettikten sonra: «Bu bâbda İbn Abbâs Câbir Ebû Hureyre Enes ve Vehb b. Hanbeş haze-râtından da rivâyetler vardır.» demiştir.. Bunlardan maada Yûsuf b. Abdillâh ile Ebû Talîk ve Ümmü Talîk-tan. da rivâyetler vardır. Bu rivâyetlerin bâzısını Buhârî ile Müslim bâzısını İbn Mâce Nesâî Taberânî İbn Adiyy ve İbn Menden tahrîc etmişlerdir. Bunların hepsinde Ramazanda yapılan bir ömrenin hacca muâdil olduğu bildirilmektedir.