3273-)
Bize Muhammed b. Râfi- rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma-mer Hemmâm b. Münebbih-ten rivâyet etti. Hemmâm: Bize Ebû Hüreyre-nin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet ettikleri şunlardır diyerek bir takım hadîsler söylemiş ezcümle şöyle deditir: defa bir adam nişanlı bir dişi deveyi sürerken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine: Yazık sana! Bin ona! buyurmuş. O zât: Bu bedenedir yâ Resûlallah! demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Yazık sana! Bİn ona; yazık sana! Bin ona! buyurmuşlar.» hadîsi Buhârî «Hacc» «Vasâyâ» ve «Edeb» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Hacc» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. süren zâtın kim olduğu malûm değildir. Bu zât: «Yâ Resûlallah! Bu bedenedir.» demekle devenin kurban edilmek üzere Mekke-ye gönderilmekte olduğunu anlatmak istemiştir. Rivâyetlerin bâzılarından anlaşıldığına göre devenin boynunda kurbanlık alâmeti bulunuyormuş. Binâenaleyh Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in onu görül dört ay kadına yaklaşmıyacağma yemîn etmek şer-an ilâ sayılmaz. Mutlaka dört aydan fazla bir müddet söylemek îcâb eder. Mâlik dört ay üzerine bir gün ziyâde edilmesini şart koşmuştur. Fakat îlâ âyeti bu zevatın aleyhlerine delildir. hükmü: Müddet içinde kadına yaklaşıldığı taktirde keffâret îcâb etmektir. Basrî-ye göre keffâret lâzım değildir; îlâ sakıt olur. yapan kimse dört ay içinde karısına yaklaşmazsa bir talâk boş olur. Ashâb-ı kirâm-dan İbn Mes-ûd İbn Ömer İbn Abbâs Osman ve Alî (radıyallahü anhûm) hazerâtının kavilleri bu olduğu gibi cumhûr-u Tabiîn-in mezhepleri de budur. hakkında filan kitaplarında tafsilât vardır. bütün rivâyetlerinde bir ay-in yirmidokuz günden ibaret olduğu bildirilmektedir. Iyâz diyor ki: «Bütün bu rivâyetlerin mânâsı: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yirmidokuz günü tamam ettikten sonra döndü demektir. Buna delîl: Hadîsin bir rivâyetinde: gün geçtikten sonra); diğer rivâyette: sabahında) yani (yirmidokuzdan sonra gelen gecenin sabahında) buyurulmuş olmasıdır. O sabah ise otuzuncu günün sabahıdır. (Ay yirmi dokuzdur.) sözünün mânâsı: bazen yirmidokuz çeker demektir. Nitekim bâzı rivâyetlerde bu şekilde tasrîh buyurulmuştur.» (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yemîni zevcelerine güvendiği içindi. Müfessirler Sûre-i Tahrîm-in tefsirinde bu yeminin sebebini beyân etmişlerdir. Görmek isteyenler oraya bakabilirler. göre binmek ve sütünü içmek hayvana bir noksanlık getirirse noksanlığın kıymetini ödemek lâzım geldiğini kaydetmiştir. İmâm Mâlik-e göre dahi sütü içilmezse de içildiği takdirde ödemek îcâb etmez. tecviz edenler kurbanlık deve üzerinde yük taşınıp taşı-namıyacağı hususunda ihtilâf etmişlerdir. İmâm Mâlik bunun caiz olmadığını söylemiş cumhûr ise tecviz etmişlerdir. dişisinden de erkeğinden de hedy kurbanı olur. Hanefiîler-le İmâm Mâlik-in mezhepleri budur. Mezkûr kavl birçok ashâb-ı kirâm-dan nakledilmiştir. İbn Tin hed-yin yalnız dişi deveden olacağını söylemiş ve bu kavli İmâm Şâfii-den nakletmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Hacc
Konu: İhtiyacı Olan Kimsenin Hedy Olarak Gönderilen Deveye Binmesinin Cevazı Bâbı