3314-)
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah yani İbn Mûsâ rivâyet etti. ki): Bize Şeybân Eş-as b. Ebî-ş-Şa-sâ-dan o da Esved b. Yezîd-den o da Âişe-den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-e Hicr-i sordum...» Râvî hadisi Ebû-l-Ahvas hadîsi mânâsında rivâyet etmiştir. O bu hadîsde şunu da söylemiştir: «Ben: Beyt-i Şerifin kapısı neden yüksek yapılmış ona merdivensiz çıkılmıyor? diye sordum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Kalpleri nefret eder korkusuyla (yüksek yapılmış) buyurdu.» hadîsi Buhârî ile İbn Mâce hacc bahsinde tahrîc etmişlerdir. murâd Hicr-dir. Hazret-i Âişe-nin bunun Beyt-i şerîf-den sayılıp sayılamıyacağını sorması üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in evet cevâbını vermesi bütün Hicr-in Kabe-den ma-dûd olduğuna delildir. Abdullah b. Abbâs (radıyallahü anh) onun Beyt-i Şerîf-ten ma-dûd olduğuna fetva verir: «Ben de İbn Zübeyr gibi Beyt-i Şerîf-e hükmetsem bütün Hicr-i ona katardım. Beyt-ten olmasa hiç onun etrafından tavaf edilir miydi?» dermiş. Tirmizî-nin Hazret-i Âişe-den rivâyet ettiği bir hadîsde Âişe (radıyallahü anha) Şöyle deditir: «Ben Beyt-i Şerîf’e girerek içinde namaz kılmak istedim de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elimden tuttu ve beni Hicr-e götürerek: Beyt-i Şerife girmek istersen Hicr-de namaz kıl. Çünkü Hicr Beyt-in bir parçasıdır. Lâkın kavmin Kabe-yi bina ederken işi kısadan tuttular da onu Beyt-ten çıkardılar buyurdu.» Tirmizî: «Bu hadîs hasen sahihtir.» Aynı hadîsi Ebû Dâvûd ile Ne sâî dahi tahrîc etmişlerdir. Mamafih ulemâ bütün Hicrin Kabe-den ma-dûd olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. Aynî diyor ki: «Üstadımız Zeynü-d - Dîn (rahimehüllah) bu hadîs bütün Hicr-in Kabe-den ma-dûd olduğuna delildir derdi. Şafiî-nin «El-Muhtasar»daki sözünün zahiri ve Şâfiiyye ulemâsından bir cemaatın kavillerinin muktezâsı da budur. Sahih olan budur. Şafiî-nin nassan kavli bu olduğu gibi ulemâmızın cumhûru da kat-iyyetle buna kaail olmuşlardır diyor. Nevevî-den önce İbn Salâh da bu kavli tercih etmiştir. ise: «Sahih olan kavle göre Hicr-in her yeri Beyt-ten ma-dûd değildir. Onun Beyt-i Şeriften sayılan yeri Beyt-te bitişik olan altı arşın miktarıdır) demiştir. Şâfiîler-den Ebû Muhammed Cüveynî ile oğlu İmâmû-l-Haremeyn İmâm Gazâlî ve Bağa vî dahi buna kaail olmuşlardır.» yukarda işaret ettiğimiz veçhile İbn Salâh bu bâbdaki rivâyetlerin muzdarip olduğunu bir rivâyetle Hicr-den altı arşın diğer rivâyette beş başka bir rivâyette yedi arşına yakın yerin Kafa e-den ma-dûd olduğu bildirildiğini söylemiş bu hal karşısında farzın yakînen sakıt olabilmesi için en yüksek adetle amel etmek lâzımgeldiğini söylemiştir. bâzılarına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in beyân buyurduğu kalp korkusundan murâd müşriklerin iftiharı yalnız Kabe-ye giren hak eder diye endişeye düşmeleridir. Hadîs-i şerifin hükmü yukarki rivâyetlerde görülmüştür.