3571-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Affân rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Seleme rivâyet etti. ki): Bize Sabit Enes-den naklen rivâyet eyledi. Enes şöyle elemiş: Hayber günü ben Ebû Talha-nin terkisinde idim. Ayağım Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ayağına dokunuyordu. Hayberliler-in yanına güneş doğarken vardık. Hayvanlarını çıkarmışlar (kendileri de) baltaları zenbilleri ve kürekleriyle dışarı çıkmışlardı. (Bizi görünce: Vay) Muhammed ile ordusu!. dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): harabdır! Biz bir kavmin beldesine indik mİ tehdit edilenlerin sabahı kötü olur» buyurdular. azze ve celle Hayberliler-i hezimete uğrattı. Dihye-nin hissesine güzel bir cariye düştü. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu beş kişi mukabilinde satın aldı. Sonra çekip çevirmek ve hazırlamak (Râvi ki: Zannederim Enes şunu da söyledi) ve evinde istibra yapmak için onu Ümmü Süleym-e verdi. Bu câriye Safîyye bihti Huyeyy idi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun düğün davetini kuru hurma kuru süt ve yağ ile yaptı. Yer bir parça kazılarak düzeltildi; deri yaygılar getirilerek oraya yayıldı. Ve kuru süt ile yağ getirildi Halkın karnı doydu. Cemaat (birbirlerine): Bilmiyoruz acaba Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu kadınla evlendi mi yoksa onu Ümmü veled mi yaptı? Şayet onu örttü ise bu cariye onun karısı olmuştur. Örtmedi ise cariye Ümmü veleddir; dediler. (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanına binmek isteyince Safiyye-yi örttü. Safiyye devenin arka tarafına oturdu. Cemaat da anladılar ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onunla evlenmiş Medine-ye yaklaştıkları vakit Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanını sürdü. Biz de hayvanlarımızı sürdük. Derken yirik kulak deve süredü. Ve hem Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hem de Safiyye yere düştüler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen kalkarak Safiyye-yi Örttü. Kadınlar bunu görmüşlerdi Allah Yahûdi kadınını ırak eylesin dediler. ki: Ben (Enes-e) ya Ebâ Hamza! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) düştü mü? diye sordum Enes: — îyvallah! Hakikaten düşdü; cevâbını verdi. hadîs Enes (radıyallahü anh) rivâyetinin İkinci tarîkidir. Üçüncüsü de bir hadîs sonra gelecektir. Merrin cemidir. Kürekler mânâsına gelir. Kâdî Iyâz mezkûr kelimenin bundan mâada ip mânâsına geldiğini kayd etmiştir. Hayberliler bu iplerle hurma toplamaya giderlerdi. » kelimesi asıl itibariyle iddet beklemek mânâsına gelirse de ondan murad istibrâdır. Çünkü Hazret-i Safiyye esir olarak alınmış bir kadındı. Esir kadınlarla cinsî münasebet helâl olabilmek için bunların istibrâ yapmaları icab eder. Rahmin çocuktan beri ve hâli olduğunu anlamak için birkaç zaman cima- etmeden beklemektir. (sallallahü aleyhi ve sellem) istibra müddeti geçinceye kadar Hazret-i Safiyye-yi Enes (radıyallahü anh)’ın annesi Ümmü Süleym-e teslim etmişti. Bu müddet geçince Ümmü Süleym onu çekip çevirerek zinetlemiş; gelin etmişti. Kulağı yırık deve mânâsına gelir. Bu kelime Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in devesine lâkab olmuştu. Yoksa hakikatte devenin kulağı yırık değildi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Ebvâbu Sucûdi-l-kur-ân
Konu: Bir Kimsenin Cariyesini Âzad Ederek Sonra Onunla Evlenmesinin Fazileti Bâbı