Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Îla Kadınlardan Uzaklaşma Onları Muhayyer Bırakma Ve Eğer Onun Aleyhinde Birbirleri İle Anlaşırlarsa Âyeti Hakkında Bir Bab

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
3768-) Bize İshâk b. İbrahim el-Hanzalî ile Muhammed b. Ebî Ömer rivâyet ettiler. Hadîsin lâfzını ikisi de birbirine yakın ifâde ettiler. İbn Ebî Ömer: (Bize rivâyet etti) la-bîrinı kullandı. İshâk ise: (Bize Abdürrezzâk haber verdi) dedi. Abdürrezzâk: Bize Ma-mer Zührî-den o da Ubeydullah b. Abdillâh b. Ebî Sevr-den o da İbn Abbâs-dan naklen haber verdi demiş. İbn Abbâs şunları söylemiş: (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcelerinden haklarında Allahü teâlâ-nın: tevbe ederseniz kalpleriniz söz dinledi demektir." Sure-i Tahrîm; âyet 4 buyurduğu iki kadının kimler olduğunu Ömer-e sormağa arzu eder dururdum. Nihayet Örner hacc etti. Onunla birlikte ben de hacc ettim. Biraz yol aldıktan sonra Ömer saptı. Elimde su tulumu olduğu halde onunla birlikte ben de saptım. Kazay-i hacet etti; sonra yanıma geldi. Ellerine su döktüm; abdest aldı. (O zaman): Yâ Emîrelmü-minîn: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcelerinden kendilerine Allah (azze ve celle)-nin: tevbe ederseniz kalpleriniz söz dinledi demektir) buyurduğu iki kadın kimlerdir? dedim. Ömer: Şaşarım sana ey İbn Abbâsî Onları Hafsa ile Âişe-dir; cevabını verdi. (Zührî ki: Vallahi Ömer İbn Abbâs-ın sorduğu suâlden hoşlanmamış fakat gizlememiştir.) sonra Ömer hadîsi rivâyete başladı dedi ki: Biz Kureyş cemaati kadınlara tahakküm eden bir kavim idik. Medine-ye geldiğimizde (orada) kadınları kendilerine tahakküm eden bir kavim bulduk. Az sonra bizim kadınlarımız da onların kadınlarından huy kapmağa başladılar. Benim evim Avâlî-deki Benî Ümeyye b. Zeyd kabilesinde idi. Bir gün karıma kızdım. Bir de baktım bana kafa tutuyor!.. Bana karşı söz söylemesini men-etüm. Kadın: Benim sana karşılık vermemi neden men- ediyorsun? Vallahi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevceleri bile ona kafa tutuyorlar da (bâzan) biri bütün gün akşama kadar kendisini terkediyor dedi. Bunun üzerine oradan giderek Hafsa-nın yanına girdim. Ve: Sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-e kafa mı tutuyorsun? dedim. Hafsa: Evet cevâbını verdi. Sizden biriniz onu bütün gün akşama kadar terk ediyor mu? diye sordum. (Yine): Evet cevâbını verdi. Dedim ki: Sizden bunu yapan muhakkak kendine yazık etmiştir. Biriniz Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gazabından dolayı Allah-ın kendisine gazâb etmeyeceğinden emîn olabiliyor mu? Şu halde böylesi helâk olmuş demektir. Sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-e kafa tutma ondan bir şey isteme! Aklına geleni benden iste! Sakın ortağının Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nezdinde senden daha güzel ve daha sevgili olması seni aldatmasın!» (Ömer burada Âişe-yi kasdetmiştir. Sözüne devamla) demiştir ki: Benim Ensardan bir komşum vardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanıma inmek hususunda onunla nevbetleşirdik. Bir gün o iner bir gün ben inerdim. Bu suretle bâzan vahi haberini ve saireyi o bana getirir; bâzan da bunların mislini ben ona getirirdim. Aramızda: Gassânlılar bizimle harb etmek için atlarını nallatıyor; diye konuşurduk. Derken dostum Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-in yanına indi. Sonra yatsı zamanında bana gelerek kapımı çaldı; ve bana seslendi. Yanına çıktım. Büyük bir hâdise olmuş; dedi. Ben: Ne o? Yoksa Gassânlılar mı gelmiş? diye sordum. Hayır; ondan daha büyük ve uzun!.. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlarını boşamış!.. dedi. Yazık! Hafsa mahvoldu dedim: Ben bunun olacağını biliyordum. Onun için sabah namazını kıldığım gibi elbisemi kuşandım; sonra aşağı inerek Hafsa-nın yanına girdim. Hafsa ağlıyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sizi boşadı mı? diye sordum. Bilmiyorum; işte kendisi! Şu yatak odasına çekilmiştir dedi. Bunun Üzerine onun siyah bir kölesinin yanına gelerek: Ömer için izin iste! dedim. Köle hemen içeri girdi. Sonra benim yanıma çıkarak: Ona senin geldiğini söyledim ama ses çıkarmadı dedi. Bunun üzerine oradan çekilerek minberin yanına gittim; oturdum. Bir de ne göreyim! Onda bir cemaat oturuyorlar; Bazıları da ağlıyor!.. Biraz oturdum Sonra efkârım bana galebe çaldı; ve (tekrar) köleye gelerek: Ömer için izin iste! dedim. Köle içeri girdi. Sonra benim yanıma çıkarak: Ona senin geldiğini söyledim; ama ses çıkarmadı; dedi. Bunun Üzerine geri döndüm. Az sonra baktım köle beni çağırıyor!.. İçeri gir; sana izin verdiler! dedi. Artık içeri girdim. Ve Resûlüllah selâm verdim. Baktım dokuma bir hasır üzerine yaslanmış: hasır yan tarafında iz bırakmış. Yâ Resûlallah. kadınlarını boşadın mı? dedim. Başını bana doğru kaldırarak: cevâbını verdi. Bunun üzerine ben şunları söyledim: -s- Allah her şeyden büyüktür! Bizi bir görse idin yâ Resûlallah! Biz Kureyş cemaati kadınlara tahakküm eden bir kavim idik. Medine-ye geldiğimizde (orada) kadınları kendilerine tahakküm eden bir kavim bulduk. Az sonra bizim kadınlarımız da onların kadınlarından huy kapmağa başladılar. Derken bir gün karıma kızdım. Bir de baktım bana kafa tutuyor!.. Bana karşı söz söylemesini men- ettim. Kadın: Benim sana karşılık vermemi neden men- ediyorsun? Vallahi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-in zevceleri bile ona kafa tutuyorlar da (bâzan) birisi bütün gün akşama kadar kendisini terk ediyor; dedi. Onlardan bunu yapan muhakkak kendine yazık etmiştir; hiç biri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gazabından dolayı Allah-ın kendisine gazab etmeyeceğinden emin olabiliyor mu? O halde muhakkak helâk olmuştur; dedim. üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülümsedi. Ben (sözüme devamla) dedim ki: Yâ Resûlallah Hafsa-nın yanına girdim de (ona) şunları söyledim: Sakın ortağının Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nezdinde senden daha güzel ve daha sevgili olması seni aldatmasın! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir daha gülümsedi. (Bu arada): Seninle sohbet edebilir miyim yâ Resûlallah? dedim. cevâbını verdi. Ben de oturdum. Müteakiben başımı kaldırarak içeriye bir göz gezdirdim. Vallahi içeride üç deriden başka göze dokunur bir şey göremedim. Ve: Yâ Resûlallah Allah-a duâ et de ümmetine bol rızk ihsan eylesin. İranlılarla Romalılar Allah-a tapmadıkları halde onlara bol rızklar ihsan eylemiştir; dedim. Bunun üzerine doğrularak oturdu; ve: şüphede misin ey Hattâb oğlu? Onlar iyi amellerinin karşılığı kendilerine dünya hayatında peşin verilen bir kavimdirler.» buyurdu. Benim için mağfiret dile yâ Resûlallah dedim. (sallallahü aleyhi ve sellem) zevcelerine pek ziyade gücendiğinden bir ay yanlarına girmemeye yemîn etmişti. Nihayet Allah (azze ve cellem) kendisini tekdir eyledi

Kaynak: Sahîh-i Müslim Boşama
Konu: Îla Kadınlardan Uzaklaşma Onları Muhayyer Bırakma Ve Eğer Onun Aleyhinde Birbirleri İle Anlaşırlarsa Âyeti Hakkında Bir Bab