Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Vefat Iddetinde Yas Tutmanın Vücubu Bundan Başka Yerlerde Üç Günden Maada Yas Tutmanın Haram Kılınması Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
3801-) Humeyd ki): Zeyneb-e: Tezeği senenin sonunda atardı ne demektir? diye sordum Zeyneb şu cevâbı verdi: Kadın kocası öldüğü zaman küçük bir eve girer; en kötü elbisesini giyer; bir sene geçinceye kadar koku ve hiç bir şey sürünmezdi. Sonra kendisine bir hayvan eşek veya koyun yahut kuş getirilir de onunla silinirdi. Silindiği şey ekseriya ölürdü. Sonra dışarı çıkar; kendisine bir hayvan tezeği verilerek onu atardı. Ondan sonra dilediği koku ve saireye avdet ederdi. Zeyneb-in üç hadîsinden ikisini yani Ümmü Habîbe ile Zeyneb bin ti Cahş kıssalarını Buhârî «Cenaze» bahsinde; Ümmü Seleme kıssasını «Tıb»da tahrîc ettiği gibi üçünü birden «Talâk»da; Ebü Dâvûd ile İbn Mâce «Ta-tâk»da; Tirmizî «Nikâh»da; Nesâî «Talâk» ve «Tefsir» bahislerinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. binti Seleme (radıyallahü anh) ümmehât-ı mü-mi-ninden Hazret-i Ümmü Seleme-nin kızı yani Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in üvey kerîmesidir. İbn Tîn onun Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-den hadîs rivâyet etmediğini söylemişse de doğru değildir. Hazret-i Zeyneb-in Buhârî ve Müslim-de rivâyetleri vardır. İbn Abdilberr-in beyanına göre Zeyneb (radıyallahü anh) Habeşistan-da doğmuştur. Abdullah b. Zem-a ile evlenmişti. Zamanının en âlim kadınlarından biri idi. Karışık maddelerden yapılan sarı renkli bir nevi- esanstır. Ümmü Habîbe (radıyallahü anh) bundan ellerine sürmüş; çok olduğunu görünce bir kısmıtu yanındaki bir cariyeye sürmüş; kalanını da kendisi sürünmüştür. Bunu kokuyu sevdiği için değil yasçı kılığında görünmemek maksadı ile yapmıştır. veya Hidâd: Men- etmek mânâsına gelen (hadd)-den alınmıştır. Zînetlenip kokulanmayı terketmek matem tutmak demektir. Bu hususta fıkıh kitaplarında tafsilât vardır. göre ihdâd: Kocası ölen yâhud talâk-i bâinle boşanan âkil baliğ müslüman hür veya câriye bir kadına ihdâd vaciptir. Nikâh ni-meti elden gitmekle kadının başına gelen musibete üzüldüğünü ifâde için iddeti içinde zîneti kokuyu terk etmesidir. İhdâd halinde kadın koku sürünemez; sürme çekinemez; kına yakınamaz. Bunlara ancak özür hâlinde ruhsat verilir. Usfur ve safran gibi kokulu şeylerle boyanmış elbise dahi giyemez. İhdâd bir ibâdet olduğu için âkil baliğ ve müslüman olmayan kadınlara vâcib değildir. İmâm A-zam evli cariyeye de ihdâd lâzım gelmediğine kail olmuştur. veya babası yahut evlâdı vefat eden kadın bunlara kocasını kaybetmekten daha çok üzüldüğü halde üç günden fazla yas tutamaz. Çünkü hadîs-i şerif sarihtir. Hattâ İmâm Muhammed «En-Nevâdir»de: «Kadının babası oğlu amcası veya kardeşi ölürse yas tutması helâl değildir. Bu iş hassaten koca hakkında meşru- olmuştur.» demiştir. Hazret-i İmâm bu sözü ile üç günden fazlayı kasdetmiştir deniliyor. diğer birçok ulema: «Vefat iddeti bekleyen büyük küçük bakire seyyibe hurre câriye müslime veya kâfire her kadına ihdâd vaciptir; bu hususta cimâın vâki- olup olmaması da müsavidir.» demişlerdir. Sevr ile bâzı Mâli kîler-e göre müslüman olma-- yan zevceye ihdâd vacip değildir. İmâm Mâlik Şafiî Leys Atâv Rabîa ve İbn Münzir üç talâkla boyanan kadına ihdâd vâcib olmadığına kaildirler. ulemâsı ile Ebû Sevr ve Ebû Ubeyd böyle bir kadına ihdâd vâcib olduğunu söylemişlerdir. Bu kavil İmâm Şafiî-den de rivâyet olunmuşsa da zaif görülmüştür. Kâdî Iyâz Hasan-ı Basrî-den şâzz ve garîb bir kavl nakletmiştir. Mezkûr kavle göre kocası ölen kadınlara olsun boşananlara olsun İhdâd vâcib değildir. ölen ümmü veled ve cariyelere ve keza talâk-ı ric-î ile boşanan kadınlara bilittifâk ihdâd yoktur. Iyâz diyor ki: «Kocası ölen kadına ihdâdın vâcib olması ulemânın ittifakan bu hadîsi vücûb mânâsına hamletmelerinden çıkarılmıştır. Hadîsin lâfzında vücûba delâlet eden bir şey yoktur; ama ulema bilittifâk onu vücûba hamletmişlerdir...» ay on gün» ifâdesi hadîste «Dört ay on gece» şeklindedir. Ancak bütün ulemâ bunda gündüzlerin de dâhil olduğunu söylemişlerdir. Onlara göre kadın on birinci gece girmeden iddetten çıkamaz. b. Ebî Kesîr ile Evzâî hadîsten yalnız gecelerin murâd edildiğine kail olmuşlardır. Araplarca gece gündüzden evvel geldiği için onlar kadının onuncu gün iddetten çıkacağını söylemişlerdir. Dört ay on gün beklemenin hikmeti: Ana-karnındaki çocukun ancak 120 günde tekâmül etmesi ve kendisine ondan sonra ruh verilmesidir. Hilâl hesabı ile dört ay tam 120 gün olamadığı için aradaki nok-. sanlık ihtiyatan on gün İlâvesiyle kapatılmıştır; muhtelif rivâyetlerinden anlaşıldığına göre kızının göz ağrısını şikâyet için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-e. gelen kadının ismi Âtike binti Nuaym b. Abdillâh olup Kureyş kabilesine mensuptur. Âtike (radıyallahü anh) vefat iddeti bekleyen kızının gözüne sürme çekip çekemeyeceğıni sormuş; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki veya üç defa «Hayır; çekemezsin!» buyurmuşlardır. bu nehyin tahram için Vârid olmadığını söyleyenler bulunduğuna işaret ettikten sonra: «Tahrîm için vârid olduğunu kabul etsek bile zaruret bulundu mu Allah-ın dini kolaylıktır.» diyerek sürme çekmenin haram fakat zarurette caiz olduğunu anlatmak istemiştir. Ona göre hadîsin: olacak şekilde sürme; çekinmesin!» mâllarına gelmek de ihtimâl dahilindedir. «Bu hadîste yas tutan bir kadına ihtiyacı olur olmasın sürme çekinmek haram olduğuna delîl vardır.» demişse de onun bu mutlak sözü kabul edilmemiş; şeriatta zaruret hâlinin müstesna olduğu hatırlatılmıştır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in geceleyin çek gündüzün sil” buyurduğu rivâyet edilmiştir. Bu iki rivâyetin arası şöyle bulunur: Kadının ihtiyacı yoksa sürme çekinmesi helâl değildir. İhtiyâcı olduğu zaman da ancak geceleyin çekinebilir. Bu bâbta bir hayli sözler söylenmiş; ezcümle Bazıları sürmenin içnde koku bile bulunsa çekinebileceğine kail olmuş; hadîsdeki nehyi kerâhet-i tenzîhiyyeye hamletmişlerdir. Bir takımları heiıyin süs için kullanılan sürmeye mahsus olduğunu söylemişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem) iddet ancak dört ay on gündür. Halbuki sizden biriniz câhiliyyet devrinde tezeği senenin sonunda atardı.» Buyurmakla: «Siz bu iddeti çok görmeyin; çünkü bu müddet azdır; eskiden bir sene beklerdiniz; Allah sîze rahmet olmak üzere onu dört ay on güne indirdi.» demek istemiştir. kocası ölen kadının bir sene iddet bekleyeceğini bildiren Sûre-i Bakara âyetinin bu hadîsle sarahaten nesh edildiğini söylüyor. sonunda tezek atmaktan murâd ne olduğunu Hazret-i Zeyneb izah etmiştir. Maamâfih ulema bu izahatın üzerinde durmuş; onu muhtelif şekillerde mânalandırmışlardır. Hıfş kelimesini Ebû Dâvûd «küçük ev» diye tefsir etmiş; Nesâî-nin rivâyetinde bu kelimenin «kamış veya ağaçtan yapılan ev» mânâsına geldiği bildirilmiştir. Bu hususta birçok sözler soylenmişse de netice i-tibâriyle bunların hepsi «kütük ve dar ev» mânâsında birleşirler. tâbiri . Hattâbî-ye göre: içinde bulunduğu matem hâlini bu hayvanla kırardı.» demektir; zira kelimenin adı olan «fadd» kırmak dağıtmak mânâsına gelir. Ahfeş bunun: «O hayvanla temizlenirdi.» mânâsına kullanıldığını söylemiştir. Ona göre kelime «gümüş» demek olan «fidda»dan alınmış; temizlik beyaz renk ve safiyet hususunda gümüşe benzetilmiştir. Kuteybe diyor ki: «Ben bu meseleyi Hicazlılar-a sordum da şu cevâbı verdiler: Câhiliyyet devrinde iddet bekleyen kadın yıkanmaz; su yüzü görmez; tırnak kesmez; bir sene sonra olanca çirkinliği ile meydâna çıkar; sonra içinde bulunduğu iddet hâlini bir kuş ile kırar; onunla önünü silerek atardı. Bir daha o hayvan hemen hemen yaşamazdı.» İmâm Mâlik mezkûr tâbiri: «O hayvanla cildini silerdi.» mânâsına tefsir etmiş; İbn Vehb ise: «Kadın eliyle hayvana ve onun sırtına dokunurdu.» şeklinde izah etmiştir. Aynı tâbir bâzılarına göre: «Kadın hayvana dokunur; sonra tatlı su ile gümüş gibi bembeyaz oluncaya kadar yıkanırdı.» mânâsını ifâde eder. Bu hususta daha başka sözler de vardır. ile İbni Mâceşûn-un İmâm Mâlik’den naklettikleri rivâyette: «Kadın bir koyun veya deve tezeği atardı. Tezeği önüne atar; bti onun iddetten çıkışı olurdu.» deniliyor. İbn Vehb-in rivâyetinde ise: «Bir koyun tezeğini arkasına atardı» denilmiştir. göre bunun mânâsı: îddeti hayvan tezeği atar gibi attığına işarettir. Bir tak-tm ulema: «Bundan murâd: Kadının bunca zaman beklemesi ve çektiği belâya karşı gösterdiği sabru tahammülü sona erinde Üu çileleri tahkir; kocasının hakkını ta-zîm için: Bu çektikleri kendi nazarında o attığı tezek mesabesinde ehemmiyetsiz şeyler olduğunu göstermektir.» demelerdir. Kadının tezeği tefe-ül için yani başımdan ırak olsun; bir daha böyle hâl görmeyeyim; maksadiyle atardığını söyleyenler de olmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim Boşama
Konu: Vefat Iddetinde Yas Tutmanın Vücubu Bundan Başka Yerlerde Üç Günden Maada Yas Tutmanın Haram Kılınması Bâbı