4026-)
Bana Abdülmelik b. Şuayb b. Leys b. Sa-d rivâyet etti. ki): Bana babam dedemden rivâyet etti. ki): Bana Ukayl b. Hâlid İbn Şibâb-dan rivâyet etti ki Şöyle dedi: Bana Salim b. Abdillâh haber verdi ki Abdullah b. Ömer arazîsini kiraya verirmiş. Nihayet Râfi1 b. Hadîc-i Ensârî-nin yeri kiralamaktan nehî ederdiğini duymuş. Abdullah onunla buluşarak: Ey İbn Hadic! Sen yerin kiraya verilmesi hususunda Rcsülüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ne gibi hadîs rivâyet ediyorsun? demiş. Râ-fi- b. Hadic: İki tane amcamdan —ki ikisi de Bedir gazasına iştirak etmişlerdir— bu belde halkına rivâyet ederlerken işittim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yeri kiraya vermekten nehî buyurmuş; cevabını vermiş. Vallahi ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinde yerin kiraya verilirdiğini biliyorum; demiş. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu hususta kendinin bilmediği bir hüküm ihdas etmiş olmasından korkarak yeri kiraya vermekten vaz geçmiş. (radıyallahü anh) hadîsini Buhârî «Müzârea» ve «Hibe» bahislerinde; Nesâî «Müzârea»da; İbn Mâce «Ahkâm»da; Ebû Hüreyre rivâyetini Buhârî «Müzârea»da; İbn Mâce «Ahkâm»da; Ebû Said (radıyallahü anh) hadîsini Buhârî «Buyû-J» bahsinde; İbn Mâce «Ahkâm-da; Râfi- b. Hadîc hadîsini Buhârî «Müzârea»da muhtelif râvilerden tah-rîc etmişlerdir. rivâyetlerin mecmuundan anlaşılan mânâ şudur: Ashâb-ı kirâm tarlalarım ekiciye verirlerdi. Tohum ekiciye ait olur; su altı yahut tarlanın münbit yerlerinden bir parçası sahibine geri kalan yerleri ekiciye bırakılırdı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu menetti. Çünkü taraflardan biri için zararlı olması melhuzdur. Birine ayrılan yerin mahsul getirmemesi veya mahsulünün telef olması mümkündür. şerifte zikri geçen: «Onu dîn kardeşine ektirsin.» «Dîn kardeşine bahşetsin.» ifadelerinden murâd: Tarlayı bir müslümana emaneten vermek karşılığında bir şey almamaktır. Buna Araplar «menîha» derler ki birkaç bâb sonra buna dair hadîsler ayrıca görülecektir. yahut «Mâzeniyyat» dere boylan demektir. Bazıları: Dere boylarında yetişen mahsuldür; demiş bir takımları da: Ark kenarında yetişen mahsul olduğunu söylemişlerdir. Kelime Arapça değildir. diyor ki: «Ulemâ arazînin kiraya verilmesi hususunda ihtilâf etmişlerdir. ile Hasan-ı Basrî arazîyi ister zahire mukabilinde ister altın veya gümüşle yahut çıkan mahsulün bir kısmı karşılığında olsun hiç bir suretle kiraya vermenin caiz olmayacağına kaildirler. Çünkü yeri kiraya vermekten nehî eden hadîs mutlaktır. Şafiî Ebû Hanîfe ve diğer birçok ulemâ yerin altın gümüş zahîre elbise ve diğer eşya karşılığında kiraya verile-Dileceğini söylemişlerdir. îcâr bedelinin ekin cinsinden olup olmaması hükmen müsavidir. Ancak çıkan mahsulün üçte biri veya dörtte biri gibi bir cüz-ü mukabilinde îcân caiz değildir; bu muhabere olur. Muayyen bir parçanın tarla sahibi için ekilmesini şart koşmak da caiz değildir. yer icarının yalnız altın ve gümüşle caiz olduğunu söylemiş; İmâm Mâlik: «Altın gümüş ve saire ile caiz ancak zahire mukabilinde îcâr caiz değildir.» demiştir. Ahmed ile Hanefîler-den Ebû Yûsuf Muhammed b. Hasen Mâlikîler-den bir cemaat ve diğer bir takım ulemâya göre yeri altın gümüş mukabilinde kiraya vermek ve mahsulün üçte biri dörtte biri gibi bir cüz-ü karşılığında müzârea yapmak caizdir. Muhakkik ulemâmızdan İbn Şüreyh İbn Huzeyme Hattâbî ve başkalarının kavilleri bu olduğu gibi muhtar ve müreccah olan da budur...» A-zam-la şafiî-nin delilleri altın gümüş ve emsali şeylerle tarla icarının caiz olduğunu bildiren Râfi- b. Hadîc ve Sabit b. Dahhâk hadîsleridir. Onlar Bâbımız rivâyetlerini iki şekilde te-vîl etmişlerdir. te-vîle göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -in nehyi su boylarının veya tarlanın münbit yerinden bir parçasının mal sahibine tahsis edilmesine yahut mahsulün üçte biri dörtte biri gibi bir cüz-ü mukabilindeki îcâra hamledilir. Nitekim râviler de bu şekilde tefsirde bulunmuşlardır. te-vîle göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in nehyi kerâhet-i tenzîhîyye ve tarlanın emaneten verilmesi lüzumuna irşâd mânâsına hamlolunur. «Hadislerin arasını bulmak için bu te-vîller yahut bunlardan biri mutlaka lâzımdır.» diyor. bir kısmı mukabilinde yerin kiralanması meselesinde Tabiînden Atâ Mücâhid Mesrûk Şa-bî Tâvûs Hasan-ı Basrî İbn Şîrîn Kâsım b. Muhammed ve Hanefîler-den İmâm Züfer-in mezhepleri de İmâm A-zam-la şafiî-nin kavilleri gibidir. Hazm’in beyânına göre ashâb-ı kirâmdan Ebû Bekr Ömer Osman Alî b. Ebî Tâlib Abdullah b. Ömer Sa-d Abdullah b. Mes-ûd Habbâb Huzeyfe ve Muâz b. Cebel (radıyallahü anh) hezerâtı ile tabiînden Abdurrahmân b. Yezîd İbn Leylâ Süfyan-ı Sevrî ve Evzâî çıkan mahsulün bir kısmı mukabilinde tarlayı kiraya vermeyi caiz görmüşlerdir. Ahmed-le İshâk tohumun tarla sahibine hayvan ve ziraat âletlerinin kiracıya âit olduğunu söylemişler; hadîs ulemasından bazıları ise tohum kimden olursa olsun cevaz vermişlerdir. Hanefîler-in fıkhında bu hususta tafsilât vardır. b. Hadîc (radıyallahü anh) rivâyetinde Hazret-i Abdullah b. Ömer-in Ebû Bekr Ömer Osman ve Muâviye (radıyallahü anh) zamanlarında tarlalarını kiraya verdiği bildirilmekte bu meyanda Hazret-i Ali’den bahsedilmemesi dikkati çekmektedir. Bazıları buna «İbn Ömer-in onu zikretmemesi ona bey-at etmediği içindir.» diye cevap vermişlerse de Aynî: «İhtimal onun zamanında kira ile ziraat yapılmamıştır. » şeklinde cevap vermenin daha yerinde olduğunu söylemiştir.