4038-)
Bize İshâk b. Mansûr rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Hammad haber verdi. ki): Bize Ebû Avâne Süleyman-ı Şeybâ-nî-den o da Abdullah b. Sâib-den naklen haber verdi. Abdullah Şöyle dedi: b. Ma-kil-in yanına girerek ona müzâreayı sorduk. ki): Sâbifin söylediğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müzâ-readan nehî mfiâcereyi ise emir buyurmuş ve: «Onda bir beis yoktur.» demiş. Çiftçilik mânâsına gelen zirâattan alınmıştır. Buna Hanefîler muhabere ve münâkale de derler. Kelimenin müşareket bildiren (mufâale) Bâbından kullanılması şeriat ıstılahında: tarla sahibi İle kiracı arasında mahsulün bir kısmını sahibine vermek şartiyle yapılan bir akid olduğu içindir. Tarlalarını birbirlerine para ile îcâr etmektir. A-zam-la İmâm Züfer-e göre müzârea bâtıldır; hiç bir suretle caiz değildir. Bu hüküm mahsulün bir kısmı mukabilinde arazîyi kiralamaktan nehî eden hadîsle neshedilmiştir. İmâm Ebû Yûsuf la Muhammed b. Hasan-a göre müzârea caizdir; ancak onlara göre de sahîh olmak için birçok şartlan vardır. Bunlar için fıkıh kitaplarına müracaat etmelidir. Fetva imâmeynin (Ebû Yûsuf-la Muhammed) kavline göredir. Müzârea hususunda ulemânın ihtilâfını az yukarıda görmüştük. «Müsâkaat» bahsinde bu meseleye biraz daha temas edeceğiz.