4196-)
Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Süfyân Seleme b. Küheyl-den o da Ebû Seleme-den o da Ebû Hüreyre-den naklen rivâyette bulundu. Şöyle dedi: adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-den alacaklı olduğu bir deveyi istemeğe geldi de: kendi devesinden daha üstün bir baş deve verin!» buyurdu. Bir de: en hayırlınız borç ödeme hususunda en iyi olanmizdır.» buyurdular. mânâda olan bu hadîslerden Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyetini Buhârî «Vekâle» ve «İstikraz» bahislerinde; Nesâî «Buyû-»da; İbn Mâce «Ahkâm»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Zâtü-s-sinn yani muayyen bir yaş sahibi mânâsına gelir. Lügat kitaplarında devenin on yaşma kadar her yaşta ayrı isim taşıdığı zikredilir. Ebû Dâvûd bunları «Sünen»inde şöyle sıralamıştır: Huvar: Süt emen yavru deve; Fasîl: Memeden ayrılmış deve yavrusu; İbn mehâd: İki yaşına girmiş erkek yavru; dişisine Bintü mehâd derler. İbn Lebûn: Üç yaşma girmiş erkek yavru dişisine Bintü Lebûn denilir. Hıkk: Dört yaşma girmiş erkek yavru dişisine Hikka derler. Ceza-: Beş yaşma girmiş erkek yavru dişisine Cezea derler. Seniy: Altı yaşma girmiş erkek deve dişisine Seniyye denir. Rabâi: Yedi yaşına girmiş deve dişisine Rabâıyye derler. Sedîs yahut Sedes: Sekiz yaşına girmiş deve; Bâzilt Dokuz yaşına-girmiş deve; Muhallef: On yaşına girmiş deve demektir. Bu yaştan sonra devenin ayrıca adı yoksa da: «Bâ-zilu âm; Bâzilü âmeyn»; «Muhallefü âm Muhallefü âmeyn Muhallefü selâseti a-vâm...» diye isimler vererek on beş yaşına kadar çıkarlar. Devenin küçüğü mânâsına gelir. İnsanın küçüğüne çocuk denildiği gibi devenin küçüğüne de Bekr dişisine Bekra ve Kalûs denilmiştir. Kâdî Iyâz-ın beyânına göre mahsenin cem-idir; iyiler demektir fakat ekseriyetle (ensen)’in cem-i olan (ehâsin) şeklinde kullanılır. Mehâsin aslında bedenin güzel yerleri demek olduğuna göre bu kelimenin «zevu-l-mehâsin» yani- güzel uzuvlara Mâlik mânâsında kullanılmış olması da ihtimâl dahilinde görülmüştür.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Müsâkaat
Konu: Bir Kimsenin Ödünç Bir Şey Alıp Da Ondan Daha İyisini Vermek Suretiyle Ödemesi Bâbı Ve «sizin En Hayırlınız Borcunu En İyi Ödeyeninizdir» Hadisi