4332-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Ya-kûb yani İbn Abdirrahmân El-Kaarî ile Abdülâzîz yani Derâverdî rivâyet ettiler. ikisi de Amr b. Ebî Amr-dan bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. rivâyetleri Buhârî «Kader» ve «Eymân ve-n-Nüzûr» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Nüzûr»de; İbn Mâce «Keffârât»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Ömer hadîsinde mahzûf cümleler vardır. Bu hadîsi tam olarak Hâkim île smâîlî Saîd b. El-Hars EL Ensârî-den rivâyet etmişlerdir ki meâlen şöyledir: Saîd b. El-Hars şunları söylemiş: Ömer-in yanında idim. Derken-ona Amr b. Kâb oğullarından Mes-ud b. Amr gelerek: Yâ Ebâ Abdirrahmân benim oğlum İran-da Ömer b. beydillâh b. Ma-nıer ile beraber bulunuyordu. Orada şiddetli veba ve taun hastalıkları zuhur etmiş. Bunun üzerine eğer Allah oğlumu sağ bırakırsa Beytullah-a yürüyerek gitmesini boynuma borç ettim. Derken çocuk hasta olarak çıkageldi; sonra öldü. Ne buyurursun? dedi. İbn Ömer: (Müslümanlar) nezirden nehyedilmediler mi? (sallallahü aleyhi ve sellem): ne bir şeyi (vaktinden) önceye aldırır; ne de sonraya bıraktırır. Onunla sâdece bahîl (in elin)’den (mal) çıkarılır; buyurdular sen nezrini İfâ et dedi. Mes-ûd: Yâ Ebâ Abdillâh; ben ancak oğlumun yürümesini nezrettim; dedi ise de İbn Ömer: Nezrini Öde! ihtarında bulundu.» b. El-Hars suâl sahibini Saîd b. El-Müseyyeb-e göndererek meseleyi ona da sordurmuş. O da: «Oğlunun yerine sen yürü!» cevâbını vermiş. ki nezrin mukaddesata hiç bir te-siri yoktur." «Hastam iyileşirse kurban keseceğim» yahut -Oğlum askerden gelirse üç gün oruç tutacağım» diyerek adakta bulunmanın ne hastalığın düzelmesinde bir te-sîri yardır ne de askerin dönmesinde. Ancak bazen mukadderat adak sahibinin arzusuna muvafık şekilde tecellî eder de nezrini ödemesi lâzım gelir. İşte bu rivâyetlerdeki «Onunla sâdece cimrinin elinden mal çıkarılır.» ifadesiyle buna işaret edilmiştir. Çünkü cimri insan kolay kolay sadaka veremez. O sadakası mukabilinde bir karşılık görmelidir ki malına kıyabilsin. Hastası düzelirse sadaka adadığı için düzeldi sanır. Halbuki onun adağının takdîr-i İlâhîye bir tesîri yoktur. O iş zâten öyle olacaktır; çünkü öyle takdir olunmuştur. bu cümlesi nezri îfa etmenin vâcib olduğuna delildir. Nezir yapmanın hem men-edilmesi hem de istek hâsıl olduğunda adağın yerine getirilmesinin vâcib oluşu müşkilâttan sayılmıştır. Bazıları bu müş-kili hail için şunları söylemişlerdir: «Yasak edilen nezir kaderi değiştirir i-tikadiyle yapılandır. Adakla istenen şeylerin ekseriya meydana geldiğini gören nice insanlar nezrin kaderi değiştirdiğine inanırlar. İşte nezir bunun için yasak edilmiştir. Ama bir kimse faydanın zararın ancak Allahü teâlâ-dan geldiğine inanarak nezrin bir vesile ve sebep kabilinden olduğunu bilirse o nezri ilâ etmek taat olur; böyle nezir yasak değildir.» Hadîsin siyakı bu tefsire uygundur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Adak
Konu: Nezir Yapmaktan Nehi Ve Nezrin Bir Şeyi Geri Çevirmemesi Bâbı