4333-)
Bana Züheyr b. Harb ile Alî b. Hucr Es-Sa’dî rivâyet ettiler. Lâfız Züheyr-indir. (Dediler ki): Bize İsmail b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb Ebû Kılâbe-den o da Ebû-l-Mühelleb-den o da Imrân b. Husayn-dan naklen rivâyette bulundu. Şöyle dedi: (kabilesi) Benî Ukayl-in müttefiki idiler. Derken Sakîf Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından iki kişiyi esîr ettiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-ın ashabı Benî Ukayl-den bir kişi esîr ettiler; onunla birlikte Adbâ- (ismindeki deve) yi de aldılar. Adam prangada olduğu halde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun üzerine geldi. (Adam): Yâ Muhammed! diye seslendi. (sallallahü aleyhi ve sellem) onun yanına gelerek: «Ne istiyorsun?» diye sordu. Adam: Beni niçin aldın? Ve hacıları geçen (devey)i niçin aldın? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (meseleyi büyültmek için): «Seni müttefiklerin olan Sakîfin cinayetinden dolayı aldım! cevâbını verdi. Sonra ondan ayrılıp gitti. Adam (tekrar) ona seslenerek: Yâ Muhammed yâ Muhammed! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) merhametli ve nezaketli idi. Bu sebeple ona dönerek: istiyorsun?» diye sordu. (Adam): Ben müslümanım dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Eğer bu sözü kendi umuruna Mâlik iken söylemiş olsaydın tamamiyle kurtulurdun! cevâbını verdi. Sonra çekildi gitti. (Adam tekrar) kendilerine seslenerek: Yâ Muhammed! Yâ Muhammed! dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem) yine yanına gelerek: «Ne istiyorsun?» diye sordu. (Adam): Ben açım beni doyur; susuzum beni sula! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): hacetin bu mu?» dedi. Sonra (bu adam) o iki kişiye fidye yapıldı. b. Husayn sözüne şöyle devam etmiş: da bit kadın esir edildi; Adbâ dahi ele geçirildi. Kadın prangada idi. Halk develerini evlerinin önünde eğreklendiriyorlardi. Derken bir akşam bu kadın bağdan boşanarak develerin yanına geldi. Kadın bir deveye yaklaştı mı hayvan böğürüyordu. Nihayet Adbâ-ın yanına vardı. Fakat o böğürmedi; hem de pişkin bir deve idi... Hemen arka tarafına oturdu. Sonra hayvanı sürerek yola revan oldu. (n kaçtığını) hissederek aradılar taradılar fakat kadın onları âciz bıraktı. Bir de eğer Allah kendisini kurtarırsa bu deveyi boğazlamayı Allah için nezretti. Medine-ye gelince halk kendisini görerek: İşte Adbâ- Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in devesi!. dediler. Kadın eğer Allak kendisini bu devenin üzerinde kurtarırsa onu mutlaka boğazlamayı nezrettiğini söyledi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-e gelerek meseleyi kendisine anlattıklarında: Onu ne kötü cezalandırmış!.. Eğer Allah kendisini bunun üzerinde kurtarırsa onu mutlaka boğazlamayı nezretmiş!.. girmek için yapılan nezirle kulun elinde olmayan bir şeye yapılan nezrin îfâsı yoktur.» buyurdular. Hucr-un rivâyetinde: «Allah-a ısyân etmek için nezir olmaz!» denilmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Adak
Konu: Allaha Masıyet İçin Yapılan Nezirle Kulun Elinde Olmayan Bir Şeye Yapılan Nezrin Îfası Gerekmediği Bâbı