4561-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Muhammed b. Rumh da rivâyet etti. ki): Bize Leys Yezîd b. Ebû Habîb-den o da Ebûl-Hayr-dan o da Sunâbihî-den o da Ubâde b. Sâmit-den naklen onun şöyle dediğini haber verdi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-e bey-at eden nakîblerde-nimî Ona: Allah-a hiç bir şeyi şerik koşmayacağımıza zina etmiyeceğimize çalmayacağımıza Allah-ın haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmiyeceğimize yağmacılık yapmayacağımıza ve isyan etmiyeceğimize (dair) bey-at ettik. Bunu yaparsak cennet!.. Bunlardan birinde bozuk çalarsak onun hükmü Allah kalmıştır. Rumh: «Onun hükmü Allah-a kalır.» dedi. hadîsi Buhârî «İmân» bahsinin beş yerinde «Megâzî» «Ahkâm» «Vufûdü-l-Ensâr» ve «Hudûd» bahislerinde tahrîc ettiği gibi Tirmizî ile Nesâî dahi rivâyet etmişlerdir. ve mubâyea: Muâhade yapmak demektir. Bu kelimeler alışveriş» mânâsına gelen «bey-at»dan alınmıştır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-in bey-at edenlere sevâb va-dinde bulunması onların da itaat edeceklerine söz vermeleri alış-verişe benzetilerek aralarındaki sözleşmeye bu isim verilmiştir. Bir kavmin önderi kefili mânâsına gelir. Resûlü llah (sallallahü aleyhi ve sellem) Akabe denilen yerde kendisine bey-at eden cemaatin her ferdini kendi kavim ve kabilesine nakîb ta-yûı etmişti. Bu zevat on iki kişi olup hepsi Ensârdandılar. Hazret-i Ubâde de onlardan biri idi. Vazifeleri kavimlerini İslâm-a da-vet ve şartlarını onlara öğretmekti. (radıyallahü anh) birinci ve ikinci Akabe bey-atlarında ve Bey-atü-r-Ridvân’da Bedir Uhud gazalarında bulunmuş; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bütün muharebelere iştirak etmiş bir sahâbi-i celîldir. Filistin-e ilk defa kadı tayîn edilen odur. 34 tarihinde orada vefat etmiştir. Kabri Kudüs-tedir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den 181 hadîs rivâyet etmiştir. birinci rivâyetinde: bunlardan birini yapar da o sebeple cezalanırsa bu da onun için keffârettir.» buyuruluyor. İşaret Duyurulan yasakların başında şirk zikredilmiştir. Acaba şirkten dolayı verilen ceza —ki ölümdür— sahibine keffâret olacak mıdır? Bu sualin" cevabını Nevevî-den dinleyelim. Nevevî şöyle diyor: hadîs âmm-i mahsustur. Tahsisin yeri de: «Kim bunlardan birini yapar da... ilâh cümlesidir. Bu cümleden murâd: Şirkten maadasıdır. Yoksa şirk affedilecek değildir ki ona verilecek ceza sahibine keffâret olsun!» Evet! Şirkin affedilmiyeceği ki Allah kendisine sirk koşulmasını affetmez !" Sûre-i Nisâ âyet: 116. âyet-i kerîmesi ile bildirilmiştir. Binâenaleyh mürteddin öldürülmesi asla ona keffâret olamaz. Aynî bu hadîsin icma-la tahsis edilmiş olabileceğini de söylüyor. Yahut ona göre hadîsteki ismi işaret şirkten geri kalan günahlara râci-dir.