4677-)
Bize İshâk b. İbrahim ile Muhammed b. Rafı- ve Abd b. Humeyd rivâyet ettiler İbn Râfi- (Bize tahdîs etti) ta-bîrini kullandı. Ötekiler: Bize Abdürrazzâk haber verdi dediler. ki): Bize Ma-mer Zührî-den o da Mâlik b. Evs b. Hadesân-dan naklen haber verdi. (Şöyle dedi): b. Hattâb bana haber gönderdi. ki): Mesele şu! Senin kavminden birkaç hâne sahibi geldi... Mâlik-in hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. Yalnız bu hadîste şu ibare vardır: «Ondan ailesine bir sene nafaka veriyordu. Galiba Ma--mer: Ondan ailesinin senelik yiyeceğini saklıyordu; sonra ondan kalanı Allah (azze ve celle)-nin malının sarfedildiği yere veriyordu dedi.» hadîsi Buhârî «Kitâbül-Megâzî» «Kitâbül-l-tisâm» ve «Kitâbül-Ferâiz-da; Ebû Dâvûd «Harâc»da; Tirmizî «Siyerde; Nesâî «Ferâiz» «Fey» ve «Tefsîr»de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. veya Rimâl: Hurma yaprağı ve emsali şeylerden dokunan hasırdır. Mâli veya Mâlü: Yâ Mâlik demektir. Kelimenin sonundaki (k) atılarak terhîm yapılmıştır. Buna Arapçada «münâdâ-i murahham» denir. Son harfi kesre ve zamme ile okumak caizdir. Kesre ile okunursa kelime olduğu şekilde bırakılmıştır. Zamme ile okunursa müstakil isim yapılmış olur. hulâsası şudur: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in amcası Hazret-i Abbâs-la Hazret-i Ali Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in terekesinden hak dâva ederek Halîfe Ömer (radıyallahü anh)-ın huzuruna çıkmışlar; Halîfe onların vakti ile Hazret-i Ebû Bekr-e de müracaat ettiklerini fakat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-e kimsenin mîrasçı olamayacağını bildiren hadîsi hatırlatarak kendilerine bir şey vermediğini söylemiş; kendisinin de aynı kanaatte olduğunu beyan ettikten sonra isteklerini şartla yerine getireceğini ya-detmiştir. Dâva edilen mallar Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Benî Nadir yahudîlerinden aldığı fey- olup hassaten kendi milki idi. Hazret-i Alî zevcesi Fâtıme (radıyallahü ahha) namına hak dâva ediyordu. Hazret-i Abbâs-in kardeşi oğlu Hazret-i Alî hakkında yalancı hâin vefasız gibi ağır sözleri söylediği göze çarpmaktadır. Bu vaziyet karşısında ulemâ hadîsi iki cihetten müşkil saymışlardır.