4712-)
Bana Ebû-t Tâhir Ahmed b. Amr b. Şerh rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus İbn Şihâb-tan naklen haber verdi. ki): Bana Kesir b. Abbâs b. Abdil-muttalib rivâyet etti. ki): Abbâs şunları söyledi: (sallallahü aleyhi ve sellem)-le birlikte Huneyn harbinde bulundum. Ebû Süiyân b. Haris b. Abdümuttalib ile ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in peşine takılarak ondan ayrılmadık. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beyaz bir katırının üzerinde idi. Onu kendisine Ferve b. Nüfâsete-l-Cüzâmî hediyye etmişti. Müslümanlarla küffâr karşılaşınca müslümanlar dönüp gerilediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise katırını kâfirlere doğru mahmuzlamaya başladı. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in katırının geminden tutuyor; onu kopmasın diye men- ediyordum. Ebû Süfyân da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in özengisinden tutuyordu. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Abbâs! Ashâb-ı semurayı çağır!» dedi. Abbâs sesi kuvvetli bir zatmış. ki): Ben de sesim çıkabildiğine: Ashâb-ı semûra nerede? diye haykırdım. Vallahi sesimi işittikleri vakit (yerlerine) dönüşleri ineğin yavrularına dönüşü gibi idi. Ve: Yâ lebbeyk!.. Yâ lebbeyk!.. diyerek küffarla harbettiler. çağırmak için: Ey Ensâr cemaati! Ey Ensâr cemaati! diyorlardı. Sonra da-yet Benî Haris İbn’l-Hazrec-e inhisar etti. Ve: Yâ Benî Haris İbn-l-Hazrec! Yâ Benî Haris İbn-l-Hazrec! dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) katırının üzerinde uzanmış gibi bir vaziyette onların çarpışmasına baktı da: tandırın kızıştığı zamandır!» buyurdu. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birkaç çakıl alarak onları küf farın yüzlerine attı ve: Rabbine yemîn olsun bozguna uğradılar!» dedi. Az sonra ben bakmağa gittim. Ne göreyim harb onun dediği şekilde!.. Vallahi o küffara attığı çakıllarından başka bir şey yapmamıştı. Artık onların kuvvetinin zayıfladığını işlerinin gerilediğini gördüm durdum!