Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Mekkenin Fethi Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
4724-) Bana Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Hassan rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Seleme rivâyet etti. ki): Bize Sabit Abdullah b. Rabâh-dan naklen haber verdi. Şöyle dedi: Aramızda Ebû Hüreyre de olduğu halde Muâviye b. Ebî Süfyân-a hey-et olarak geldik. Bizden herkes arkadaşlarına bir gün yemek yapıyordu. Benim nevbetimdi: Yâ Ebâ Hüreyre bugün benim nevbetimdir! dedim. Müteakiben menzilime geldiler; fakat yemeğimiz yetişmedi. Ben: Yâ Ebâ Hüreyre yemeğimiz yetişin ceye kadar bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den hadîs rivâyet etsen e! dedim. Bunun üzerine şunları söyledi: Fetih günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-le beraberdik. Hâlid b. Velîd-i sağ cenaha Zübeyr-i sol cenaha Ebû Ubeyde-yi de piyadenin üzerine ve vadinin ortasına kumandan tayin etti. Az sonra: Ebâ Hüreyre! Bana Ensâr-ı çağır!» buyurdu. Ben de onları çağırdım. Hemen koşarak geldiler. (Onlara): Ensâr cemaati! Kureyş-in serserilerini görüyor musunuz? buyurdu. Evet! dediler. Yann onlarla karşılaştığınızda onları adamakıllı biçmelisiniz!» buyurdu ve eliyle işaret ederek sağ elini sol elinin üzerine koydu. (Kumandanlara): yeriniz Safâ-dır!» buyurdular. o gün karşılarına kim çıktı ise onu uyuttular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Safâ-ya çıktı. Derken Ensâr gelerek Safâ-da tavaf ettiler. Müteakiben Ebû Süfyân geldi ve: Yâ Resûlallah! Kureyş cemaati ifna edilmiştir. Bugünden sonra Kureyş yoktur! dedi. Ebû Süfyân ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Ebû Süfyân-ın evine girerse o emindir! Kim silâhı bırakırsa o da emindir! Kim kapısını kaparsa o da emindir!» buyurdu. Bunun üzerine Ensar: Bu zâta kabilesine karşı şefkat ve vatanına rağbet geldi!» dediler. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-e vahiy indi. Bu adama kabilesine karsı şefkat ve vatanına rağbet geldi!.. dediniz- Beri bakın! O halde benim İsmim nedir? dedi. Bunu üç defa tekrarladı. Ben Muhammed Allah-ın kulu ve Resûlüyüm! Allah-a ve sizlere hicret ettim. Binâenaleyh hayât sizin hayatınız; memat da sizin mematınızdır!» buyurdu. Ensâr: Vallahi biz bu sözü Allah ve Resûlüne kıyamadığımız için söyledik! dediler. Allah ve Resûlü de sîzi tasdik ediyor; ve sizi ma-zûr görüyorlar!» buyurdu. (sallallahü aleyhi ve sellem)-in bu harbte Ensârı çağırtması onlara i-timâd ettiği içindir. Bir de mertebelerinin yüksekliğini kıymet ve hususiyetlerini göstermek istemiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem): Ebû Süfyân-ın evine girerse o emniyettedir...» buyurduğu zaman Ensârın birbirlerine: «Bu zâta kabilesine karşı şefkat ve vatanına rağbet geldi.» diye söylenmeleri de Mekke-ye dönüp bir daha orada yaşayacağını zannettikleri içindir. Aralarından ebediyyen ayrılacağını düşünerek üzülmüşlerdi. Bu hâli Cenâb-ı Hak Peygamberi (sallallahü aleyhi ve sellem)-e vahiy ile bildirince kendilerine: şöyle şöyle konuştunuz! Hakka ki ben Allah-ın kulu ve Resûlüyüm I» buyurdu. Bu sözün iki mânâya ihtimâli vardır. Birinci ihtimâle göre mânâsı: «Ben hak Peygamberim. Bana vahiy gelir ve bu gibi meselelerde gâibten haber veririm: Binâenaleyh söylediklerime ve bilcümle hallerde size verdiğim haberlere i-timâd edin» demektir. îkinci ihtimâle göre: «Benim size gâibten haber vermemden fitneye düşerek hır is ti yanların İsâ (aleyhisselâm)-ı öğdükleri gibi beni mübâlega ile öğmeyin! Zira ben Allah-ın bir kulu ve Resûlüyüm!» mânâsına gelir. sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: sizin hayâtınız; memat sizin memâtınızdır.» buyurmuş: «Ben sizin memleketinize orasını vatan ittihaz etmek için göçtüm. Allah için yaptığım bu hicretten dönemem! Sizinle beraber yaşar; sizin aranızda Ölürüm!» manasınadır. Biz bu makamda «anca bir kanca bir» diye bir ta-bir kullanırız. Bu beyanât üzerine Ensâr-ı kirâm sevinçlerinden ve söylediklerinden duydukları utançtan ağlamışlardır. ikinci rivâyetindeki: halde benim ismim nedir? Hakka ki ben Allah-ın kulu ve Resûlüyüm!» cümlesi hakkında Kâdî Iyâz şunları söylemiştir: «Bu sözün iki veçhe ihtimâli vardır. Birinci ihtimâle göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bununla: Sizin aranızda gizlice konuştuklarınızı size bildirmem Peygamber olduğum içindir! demek istemiştir. İkinci ihtimale göre: Ben sizden ayrılır da tekrar Mekke-ye dönersem bu size verdiğim sözü bozmak olur ve (hamd) yani Övgü kelimesinden alınmış olan Muhammed ismime uygun düşmez. Çünkü o zaman Övülmeye lâyık olmayan bir sıfatla anılırım! demektir.» üçüncü rivâyetindeki: «Artık o gün karşılarına kim çıktı ise onu uyuttular.» ifâdesinden murâd: «Mekke harble alınmıştır» diyenlere göre: Karşılarına çıkanı Öldürdüler demektir. Mekke-nin sulhan alındığını söyleyenlere göre buradaki uyutmaktan murâd: Öldürmeden yere yatırmaktır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim Cihâd Ve Siyer
Konu: Mekkenin Fethi Bâbı