4822-)
Bize Ubeydullah b. Saîd ile Muhammed b. Hatim rivâyet ettiler. Lâfız İbn Hâtim-indir. (Dediler ki): Bize Yahya b. Saîd El-Kat-tân rivâyet etti. ki): Bize Kurre b. Hâlid rivâyet etti. ki): Bize Humeyd b. Hilâl rivâyet etti. ki): Bana Ebû Bürde rivâyet etti. ki): Ebû Mûsâ şunu söyledi: Yanımda Eşarîlerden iki zât olduğu halde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldim. Biri sağımda diğeri solumda idi. Bunların ikisi de vazife istediler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) misvaklanıyordu. Bunun üzerine: diyorsun yâ Ebâ Mûsâ?» yûhut «Yâ Abdallah b. Kays!» dedi. lîen de: Seni hak (dîn) ile gönderen Allah-a yemîn ederim ki bunlar kalplerinde olanı bana söylemediler. Ben bunların vazife İsteyeceklerini bilemedim dedim. Ama dudağının altında misvakînin yükseldiğini (hâlâ) görür gibiyim. Ya «Ien» edatı ile yahut «lâ» ile (konuşarak): işimize isteyeni tâyin etmeyiz! Lâkin sen git yâ Ebâ Mûsâ!» yahut «Yâ Abdallah b. Kays!» dedi. Ve onu Yemen-e gönderdi. Sonra onun peşinden Muâz b. Cebel-i yolladı. Muâz onun yanına varınca: (Ebû Mûsâ ona) Buyur etti; ve ona bir yastık serdi. Bir de baktı ki Ebû Mûsa-nın yanında bağlı bir adam var! Bu kim? diye sordu. Ebû Mûsâ: Bu bir Yahûdi idi; müslüman oldu. Sonra tekrar kendi dînine kötülük dînine döndü ve yahudî oldu dedi. Muâz: Bu adam öldürülünceye kadar oturmam! Allah-ın ve Resûlünün hükmü budur dedi. Ebû Mûsâ: Otur! Evet! Dedi. Muâz: O öldürülünceye kadar oturmam! Allah-ın ve Resûlünün hükmü budur! Dedi. Bu üç defa tekerrür etti. Nihayet onun öldürülmesini emretti; ve öldürüldü. Sonra (Muâz-la Ebû Mûsâ) geceleyin namaz kılmayı müzâkere ettiler de biri (yani Muâz): Bana gelince: Ben hem uyurum hem namaza kalkarım. Uykum esnasında da namazımda umduğumu umarım! Dedi. hadîsi Buhârî «Kitâbu istitâbeti-l-Mürteddîn» ile «İcâre» ve «Ahkâm» bahislerinde tahrîc etmiştir. Ebû Mûsâ El-Eş-arî-nin ismi Abdullah b. Kays-dır. Râvi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Efendimizin: Ebâ Mûsâ» mı yoksa «Yâ Abdullah b. Kays» mı dediğinde şekk ettiği gibi «Ien» edatı ile mi yoksa «lâ» ile mi söz ettiğinde de şekk etmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Ebû Mûsâ ile Muâz b. Cebel-in ikisini de Yemen-e ayrı ayrı vilâyetlere vali göndermiştir. Muhtelif rivâyetlerden anlaşılıyor ki orada birbirlerini zaman zaman ziyaret ederlermiş. Ebû Mûsâ (Aleyhisselâmj-ın Hazret-i Muâz-in altına yastık koyması ona ikram içindir. Araplar fazla ikram etmek istedikleri müsafirlerini yastık üzerine oturturlardı. Taberâ-n î-nin rivâyetine göre Hazret-i Muâz Yahûdi-nin bağlı olduğunu görünce Ebû Mûsâ-ya: «Be kardeşim sen insanlara işkence için mî gönderildin? Biz ancak onlara dinlerini öğretmek faydalı şeyleri emretmek için gönderildik!» demiş. Fakat Yahûdi-nin irtidâd ettiğini anlayınca: «Muhammed-i hak (dîn) ile gönderen Allah-a yemin ederim ki onu ateşle yakmadıkça yerimden ayrılmam!» demiştir. Bunun üzerine odun getirilerek ateş yakılmış; ve yahudî ateşe atılmış. Kitabımızın rivâyeti ile bu rivâyetin arası şöyle bulunur: Yahutî evvelâ boynu kılıçla kesilerek öldürülmüş; sonra cesedi ateşte yakılmıştır. Bundan anlaşılır ki Hazret-i Ebû Mûsâ ile Muâz (radıyallahü anh)-ın mezheblerine göre ibret için ateşle ta-zîb caizdir. Hazret-i Alî-nin zındıkları yaktığı rivâyet olunmuştur. Dâvûdî diyor ki: «Hazret-i Alî-nin zındıkları yakması hatâ değildir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir cemâate: filân ve filâna rastlarsanız onları ateşle yakın!» buyurmuştu; sonradan: rastlarsanız öldürün! Zîra Allah-ın azabı ile ceza vermek doğru değildir.» buyurdular. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) rizâ halinde olsun gadab halinde olsun ancak hakkı söyler. Teâlâ Hazretleri: hevadan söz söylemez. " buyurmuştur. üç defa tekerrür etti.» cümlesi Hazret-i Muâz’ın sözünün tetimmesidir. Yani «Bu adam öldürülmedikçe oturmam!..» sözünü üç defa tekrarlamıştır. Ebû Dâvûd-un bir rivâyetinde Muâz-la Ebû Mûsâ-nin ikisi de sözlerini üçer defa tekrarladıkları bildirilmiştir. Bu takdirde bu söz râvinin olur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Emirlik
Konu: Emir Olmayı İstemenin Ve Buna Hırs Göstermenin Yasak Edilmesi Bâbı