4974-)
Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Cerîr Süheyl-den o da babasından o da Ebû Hüreyre-den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kendi yolunda (gazaya) çıkan kimseye kefîl olmuştur...» buyurdu. Râvî hadîsi «Allah feâlâ yolunda gaza eden hiç bir seriyyeden geri kalmazdım!» ifâdesine kadar rivâyet etmiştir. hadîsin muhtelif rivâyetlerini Buhârî: «İmân» «Vudû-» ve «Fardu-l-Humüs» bahislerinde tahrîc etmiştir. yolunda gazaya çıkan kimseye Allah-ın kefil olması: lütf-u kereminden ona cennetini nasib etmesidir. Bu kefalet Teâlâ hazretlerinin: ki Allah mü-minlerden cennet karşılığında canlarını ve mallarını satın almıştır." Sûre-i Tevbe âyet: 112 âyet-i kerîmesine uygundur. rivâyetteki «Onun kelimesini tasdik» den murâd: Kelime-i şehâdettir. Bazıları: «Bundan murâd: mücahide va-dedilen büyük sevabı haber veren Allah kelâmını tasdik etmektir.» demişlerdir. yolunda can veren mücâhidin cennete konması hususunda Kâdi Iyâz şunları söylemiştir «İhtimâl Allah o kimseyi öldüğü anda cennetine koyar. Nitekim Teâlâ Hazretleri şehîdler hakkında: Onlar diridirler; Rableri katında onlar rızık verilir. Buyurmuştur. Hadisde de: şehîdlerîn ruhları cennettedir. denilmiştir. Bir ihtimâl de cennete hesabsiz azâbsız soruşuz sualsiz giren ilk bahtiyarlar ve mukarrebîn gurubu ile birlikte girmesidir. Ve sahih hadîsde de açıklandığı vecihle şehîdlik günahlarına keffâret olur.» alabildiği kadar ecir veya ganimet alarak evine döndürmemi...» cümlesinin mânâsı şudur: Henüz ganimet alınmamışsa mücâhid sadece kazandığı sevabı alarak evine döner. Düşmandan ganimet alınmışsa ecirle beraber ganimetten hissesini de alır. Bu cümledeki «ev» edatı «yahud» mânâsına değil mecazen «ve» mânâsında kullanılmıştır. Nitekim hadîsin bâzı rivâyetlerinde buradaki «ev» yerinde «vav» edatı bulunmaktadır. Hadîsden murâd: cihâda çıkan bir kimseye Allahü teâlâ her hâl-ü kârda hayır vereceğini tekeffül etmiştir. Bu hayır ya şehîd olarak cennete girmekle ya ecir kazanarak evine dönmekle yahud hem ecir hem de ganimet alarak dönmekle tahakkuk edecektir; demektir. Iyâz: «Bu hadîsde geçen yed gelimesi kudret ve mülk manasınadır.» diyor. Yerinde de görüldüğü vecihle yed: el demektir. Ancak Allahü teâlâ-ya nisbet edildi mi bu keilme müteşabihâttan olur. (Mânâsını Allah bilir. Ümmet bu dünyada bilemez. Selefin ulemâsı bu gibi kelime ve cümlelere mânâ vermeye kalkışmamış. Hak olduğuna inanır; mânâsını Allah-a havale eyleriz; demişlerdir. Onlardan sonra gelen bâzı âlimler müteşâbihleri yerine göre te-vîl etmişlerdir. İşte yed kelimesini kudret ve mülk diye te-vîl etmişlerdir. îşte yed kelimesini kudret ve mülk diye te-vîl bu kabildendir.) hadîsin üçüncü rivâyetindeki: kendi yolunda yaralananı pekâlâ bilir!» cümlesi harb ve gazada ihlâs ve samimiyet gerektiğine tenbihtir. Gazada verilecek sevâb bu ihlâs ve samimiyete göre olacaktır. Şu halde Allah için dîni için harbedenler ölseler de kalsalar da kazanacak ganimet veya şan kazanmak yahud düşman milletten öc almak gibi maksadlarla gazaya çıkanlar sevabtan mahrum kalacaklardır. Bu cihet Mecelle-de «Bir işten maksad ne ise hüküm ona göredir.» kaidesi ile hulâsa edilmiştir. zahiri bu hükmün kâfirlerle yapılan harblere mahsus olduğunu gösteriyorsa da âsî ve bâgîler yol kesenler ve benzerleri ile yapılan çarpışmalar da ayni hükümde dahildir. kıyâmet gününde yarasından kan fışkırarak gelmesinin hikmeti faziletine ve canını feda ettiğine şahidi bulunmaktır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Emirlik
Konu: Cihadın Ve Allah Yolunda Gazaya Çıkmanın Fazileti Bâbı