5861-)
Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. ki): Bize A-meş Ebû Süfyân-dan o da Câbir-den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rukyeyi yasak etti. Derken Amr b. Hazm oğulları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-e gelerek: Ya Resûlallah! Gerçekten elimizde bir rukye vardı. Akrebe karşı onu yapıyorduk. Sen de rukyeyi yasak ettin dediler. Ve bu rukyeyi ona gösterdiler. Bunun üzerine: beis görmüyorum. Sizden her kim din kardeşine fayda verebilirce hemen fayda versin!» buyurdular. rivâyetleri Buhârî Nesâî veİbn Mâce “Kitâbü-t-Tıb»-da tahric etmişlerdi;-. İnsanın yanlarında çıkan ve sıraca denilen yaralardır. Zehir demektir. Burada bundan her nevi zehirli hayvan kas-dedilmiştir. üçüncü rivâyetini teşkil eden Hazret-i Âişe hadîsinin mânâsı şudur: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şehadet parmağı ile kendi tükrüğünü alır sonra parmağım toprağa sürerek ona. yerden bir şeyler yapışmasını sağlar sonra yara veya hasta olan yeri onunla sıvazlar bir yandan da bu duayı okurdu. Yerimizin toprağından murad butun yeryüzü ise de bâzılarına göre bereketinden dolayı bununla hassaten Medîne’nin toprağı kastedilmiştir. Nazar değmesi demektir. Bazıları bunun şeytan çarpması yahut cinlerin nazar etmesi mânâsına geldiğini söylemişlerdir. Hattâbî: «Cinlerin nazarı oktan daha süratli geçer.» demiştir. bâzılarında: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ruk-yeye ruhsat verdi.» denilmesinden anlaşılıyor ki: Evvelce onu yasak et-migmiş. Bu babda İbn Şihâb şunları söylemiştir: «Duydum ki ulemâdan bazı kimseler: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine-ye gelinceye kadar rukyeyi yasak etmişti. O zamanlar rukyede birçok şirk sözleri bulunurdu. Medine-ye geldiği vakit ashabından bir zâtı zehirli hayvan soktu. Ashab: Ya Resûlallah! Haznı oğulları zehire karşı rukye yaparlardı. Sen rukyeyi yasak edince onlar da bıraktı dediler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Ümâre-yi çağırın!» dedi. Ümâre Bedir gazasına iştirak etmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): rukyeni göster!» dedi. O da rukyesini arzetti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onda bir beis görmeyerek izin verdi demişlerdir.» (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: ne oluyor ki kardeşim oğullarının cisimlerini erimiş görüyorum.» sözünden muradı: Cafer (radıyallahü anh)’in çocuklarıdır. rivâyetler mezkûr dertlere karşı rukye yapmanın müstehab olduğuna delildirler. Ulemânın beyânına göre rukye manevî bir tebâbet idi. Herhangi bir hastalıktan dolayı halk ağzı dualı salâh ve takva sahibi zevata müracaat eder kendilerini onlara okutmakla şifâ ararlardı. Sonraları rukye için ehil zevat azalınca maddî tababete müracaat ettiler. Ve bu tababet günümüze kadar sürüp gçldi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Selâm
Konu: Göz Sıraca Zehir Ve Nazar İçin Rukye Yapmanın Müstehab Oluşu Bâbı