5902-)
Bana bu hadîsi Amr b. Zürâra da rivâyet etti. ki): Bize Abdü-l-Vebhâb (yani İbn Atâ-) Saîd-den o da Katâde-den o da Ebû-l- Mütevekkil Naci-den o da Ebû Saîd-i Hudrî-den naklen haber verdi ki: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: Gerçekten kardeşimin midesi bozuldu demiş. O da: bal içir!» buyurmuş. Şu-be-nin hadîsi mânâsında rivâyet etmiştir. hadîsi Buhârî «Kitâbü-t-Tib»-da; Nesâî «Tıb» ile «Velîme» bahislerinde tahrîc etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gelen zâta dördüncü defada dahi balı tavsiye buyurması vahy suretiyle kardeşinin bal içmekle düzeleceğini bildiği içindir. Dördüncüde: doğru söyledi kardeşinin karnı İse yalan yaptı.» demiştir. Bu sözden muradı: insanlar için şifâ vardır.» Âyet-i kerîmesidir. Yalanı kardeşinin karnına nisbet etmesi mecazdır. Çünkü yalan söze mahsustur. Kardeşinin midesine bal kâr etmeyince yalan isnad etmiştir. Maamafih Araplar kezîb kelimesini hata ve fesat mânâsında da kullanırlar. Bu takdirde mecaza gitmeye lüzum yoktur. Hadîsin mânâsı: «Kardeşinin midesi bozulmuş.» demek olur. hadîs insanlar için şifâ vardır." Sûre Âyet-i kerîmesindeki zamirin Kur-ân-a değil bala râcî olduğuna açık delildir. Doğrusu da budur. Bu kavil İbn Abbâs İbn Mes-ûd Hasan-ı Basri Katâde ve diğer ulemânın kavilleridir. bâzılarına göre Âyet-i kerimeden murâd umum değil husustur. Yani bâzı ilâçlar bâzı insanlara şifâdır. Midesinden şikâyet eden zât baldan şifâ bulacaklardan olduğu için iyileşmiştir. Yoksa Âyet-i kerimede balın mutlak surette her derde deva olduğuna dâir bir sarahat yoktur. Lâkin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vahy yoluyla bu zâtın baldan düzeleceğini bilmiştir.