5951-)
Bize Muhammed b. Sabbâh ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmail (bu zât İbn Uleyye-dir) Haccâc Es-Savvâfdan rivâyet etti. H. İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. ki): Bize Evzâî rivâyet etti. Her iki râvi Yahya b. Ebî Kesîr-den o da Hilâl b. Ebî Meymûne-den o da Atâ- b. Yesar-dan o da Muâviye b. Hakem Es-Sülemî-den. o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Zührî-nin Ebû Seleme-den onun da. Muâviye-den rivâyet ettiği hadîs mânâsında rivâyette bulunmuşlardır. Yahya b. Ebî Kesîr-in hadîsinde şu ziyâde vardır: « ki: Ben bizden de bir takım adamlar var ki. hat çiziyorlar dedim. Buyurdular ki: Peygamberlerden bir Peygamber hat çizerdi. İmdi kimin hattı onunkine uyarsa onun gibi olur.»- gâibden haber verdiğini iddia eden kişidir. Bu hususta kitabımızın namaz bahsinde söz geçmişti. Kâdî Iyâz’ın beyânına göre Arablarda üç kısım kâhinlik vardı. Birinci kısım kâhinin cinlerden bir dostu olup gökyüzünden çaldığı haberleri ona verirdi. Bu kısım Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-in gönderilmesiyle bâtıl olmuştur. İkinci kısım kâhine cinnî yeryüzünde olup bitenleri uzakta ve yakında vuku bulan gizli şeyleri haber verirdi. «Bu kısmın mevcut olması ihtimalden uzak değildir.» diyor. Mu-tez ile taifesi ile kelâm ulemâsından Bazıları bu iki nevî kâhinliği kabul etmemiş; muhalattan saymışlardır. Bunda muhal sayacak ihtimalden uzak görecek birşey yoktur. Lâkin insanlar bu kâhinleri tasdik ve tekzîb ederler. Yasak olan onları dinlemek ve tasdik etmektir.» diyor. Üçüncü kısım kâhinler müneccimlerdir. Bunlar yıldızlara bakarak bir takım hükümler çıkarmaya çalışırlar. Nevevî bu hususta şunları söylemektedir: «Bu nevîde Allahü teâlâ bazı kimselere bir gûna kuvvet halkeder. Lâkin burada yalan galibdir. Arraflık denilen fen de bunda dâhildir. Arraf: Hâdisâta bir takım mukaddime ve sebeplerle istidlal eden ve hâdisâtm meydana geleceğini bunlarla bildiğini iddia eden kimsedir... kısımların hepsine kehânet denilir. Ve şeriat hepsinin yalan olduğunu meydana çıkarmış kâhinleri dinleyip tasdik etmeyi yasak etmiştir.» Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hazret-i Muâviye-ye-: «Bu sizden birinizin nefsinde bulduğu bir şeydir. Sakın sîze mâni ol-masinl» diyerek verdiği cevâbın mânâsı: Âdete göre sizin içinize uğursuzluk diye bir şey siner. Ama siz buna bakmayın niyet ettiğiniz işten geri kalmayın demektir. Astronomi ve kozmoğrafya gibi gökteki varlıklardan bahseden ilimlerin kehânetle bir ilgisi yoktur. çizmekten murad reml-dir. Hat çizen Peygamberlerin kim olduğu ihtilaflıdır. Danyal bir takımları da İdris (aleyhisselâm) olduğunu söylemişlerdir. hattı onunkine uyarsa onun gibi olur.» cümlesinden murad: onun hattına isabet edileceğini haber vermektir. Yoksa onun hattına isabet ederse caiz olur demek değildir. Nitekim remi ve nücûm gibi bâzı fenler bâzı peygamberlere mucize olarak verilmiş sonra bunlar şeriat tarafından men edilmişlerdir. Hadîsin bu kısmı hakkında namaz bahsinde izahat verilmişti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Selâm
Konu: Kehanetin Ve Kahinlere Gitmenin Haram Kılınması Bâbı