6374-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Gunder Şu-be-den rivâyet etti. H Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca-fer rivâyet etti. ki): Bize Şu-be Sa-d b. İbrahim-den rivâyet etti. ki): Ben İbrahim b. Sa-d b. Sa-ddan o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den nakletmiş olmak üzere dinledim ki Ali-ye: Mûsa-ya nîsbetle Harun yerinde olmana razı değil misin?» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî «Meğazî» bahsinde; Nesâî «Kitâbu-l-Menakıb»-de tahric etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Ali’yi Medîne-de kendi yerine bırakarak Tebûk gazasına gitmiş. Bunu gören münafıklar: «Muhammed Alî-yi istiskal için Medine-de bıraktı bunu hiçe saydı.» demişlerdi. Hazret-i Ali bunu işitince silâhına sarılarak yolda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e yetişti ve münafıkların söylediğini ona nakletti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): söylemişler ben seni ancak arkamda bıraktıklarıma halife tayin ettim. Hemen dön. Gerek benim ailem gerekse kendi ailen hususunda benim halifem ol! Yâ Ali bana Mûsa-ya nisbetle Harun yerinde olmaya razı değil misin?» buyurmuştu. Iyâz diyor ki: «Rafizîler-den bazıları ile İmâmiye vesair Şîa fırkaları hilâfetin Hazret-i Ali’nin hakkı olduğunu ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hilâfeti ona vasiyet ettiğini iddiada bulunmuş ve bu hadîsle istidlal etmişlerdir. Sonra kendi aralarında ihtilâfa düşmüşler. Rafizîler Hazret-i Ali-den başkasını hilâfete geçirdiler diye ashâb-ı kirâmı tekfir etmiş; bazıları daha ileri giderek Hazret-i Ali’ye kâfir demek ietisarında bulunmuşlardır. Çünkü onlarca Ali (radıyallahü anh) hakkını aramamıştır. Bunların mezhebleri hepsinden bozuk akılları da hepsinden fâsitdir. Kavilleri redde veya münazaraya değmez. Bunu söyleyenin küfründe şüphe yoktur. Çünkü bütün İmâmların ve ilk müslümanların küfrüne kail olan kimse şeriatın naklini iptal etmiş ve İslâm-ı yıkmış demektir. Bunlardan geri kalan taşkınlara gelince: Onlar bu mesleği tutmamışlardır. traami-ye taifesi ile Mutezileden bazıları ilk müslümanların Hazret-i Ali meselesinde yanıldıklarını söylerler. Onlara kâfir demezler. Hattâ Mutezile-den bazıları onları hataya bile nisbet etmezler. Çünkü onlara göre ehli varken daha aşağı dereceli bir kimseyi halife tayin etmek caizdir. bu hadîsde onların hiç birine delil yoktur. Hadîsde yalnız Hazret-i Ali’nin fazileti isbat edilmekte onun başkasından efdal yahut başkasının misli olduğuna dair söz yoktur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sonra onun halife olacağına delâlet de yoktur. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Ali’ye bu sözü kendisini Tebûk gazasında Medine-de kendi yerine bıraktığı zaman söylemiştir. Hadîsi şerif de müşebbehinbih olan Harun (aleyhisselâm)’ın Hazret-i Mûsa-dan sonra halife olmayıp onun hayatında hattâ Mûsa (aleyhisselâm)-ın vefatından kırk sene kadar önce dünyadan gitmesi de bunu te-yid eder.» beyânına göre zahir mânâsı itibariyle bir sahabiye müda-hele sayılan hadîslerin te-vili icab eder. Burada Hazret-i Muâviye-nin sözü Hazret-i Ali’ye sövmesi için açık bir emir değildir. O yalnız sövmesine ne mâni olduğunu sormuştur. Ve herhalde: «Vera- ve takvadan dolayı mı yoksa korku gibi bir şey sebebiyle mi bundan vaz geçtin. Eğer takva ve ihtiram için söğmedinse isabet etmişsin iyi yapmışsın başka bir sebeple vazgeçtinse onun da cevâbı başkadır.» demek istemiştir ihtimal Hazret-i Sa-d Hazret-i Ali’ye söğen taife ile berabermişdir. Fakat bu sefer onlarla beraber söğmemiştir. Muâviye (radıyallahü anh) bunu sormuştur. Bu sözün başka te-vile de ihtimali vardır. O bununla: «Hazret-i Ali’nin rey ve içtihadında hata ettiğini söylemekten seni ne men etti. Bu meselede bizim rey ve içtihadımızın güzel ofıunsa hatalı olduğunu halka açıklasaydın ya!» demek istemiş de olabilir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Sahabe-nin Faziletleri
Konu: Ali B. Ebi Talib Radıyallahü Anh’ın Faziletlerine Dair Bir Bab