6462-)
Bana Ahmed b. Hanbel rivâyet etti. ki): Bize Ya’kub b. İbrahim haber verdi. ki): Bize babam Velid b. Kesir-den rivâyet etti ki): Bana Muhammed b. Amr b. Halhatele-d-Düelî rivâyet etti. Ona da İbn Şihab rivâyet etmiş ona da Ali b. Hüseyn rivâyet etmiş ki: Kendileri Yezid b. Muâviye-nin yanından Hüseyin b. Âli (radıyallahü anhüma)-nın şehid edildiği yerden Medine-ye geldikleri vakit ona Misver b. Mahreme tesadüf etmiş ve o: Bana emredecek bir hacetin var mı? diye sormuş. Ali Şöyle dedi: Ben kendisine: Hayır! diye cevab verdim. Misver: Bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in kılıcını verir misin? Çünkü ben bu kavmin onu almak için sana galebe çalacaklarından korkarım. Allah-a yemin olsun! Eğer onu bana verirsen ona ebediyyen dokunulmaz tâ canım çıkıncaya kadar! Gerçekten Ali b. Ebî Tâlib Ebû Cehl-in kızı Fâtime-yi istedi de ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i dinledim. Kendisi halka şurada şu minberinin üzerinde hutbe okuyordu. Ben o zaman baliğ olmuştum: Fâtime bendendir. Ben onun dini hususunda fitneye uğrayacağından korkarım.» buyurdular demiş. ki: Sonra Abdi Şems oğullarından bir damadım anarak kendisine damat olması hususunda ona senada bulundu. Ve çok güzel sena etti. Buyurdu ki; konuştu bana doğruyu söyledi; bana vadetti sözünü yerine getirdi. Ben ne helâli haram kılarım ne de haramı helâl! Lâkin Vallahi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kızıyla Allah-ın düşmanının kızı ebediyyen bir yere gelemez!»