6662-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Abdü’l-Aziz (yani İbn Muhammed) Sevr-den o da Ebû-l-Gays-dan o da Ebû Hüreyre-den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyorduk. Anîden üzerine Cum-a sûresi iniverdi: diğer bir takım gönderdi ki (faziletçe) birincilere yetişememişlerdi." Cuma Suresi Âyet: 3. âyetini okuyunca bir adam: Kim onlar yâ Resûlüllah! dedi. Fakat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) orta iltifat etmedi. Hatta adam kendisine bir iki veya üç defa sordu. Aramızda Sehnân-i Fârisî de vardı. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) elini Selman’ın üzerine koydu. Sonra: Ülker yıldızında olsa bunlardan bazı kimseler onu elde edecektir.» buyurdu. hadîsi Buhârî «Sûretü-l-Cum-a» tefsirinde tahric etmiştir. tâbiri Arablarca Arab olmayan müslümanlara itlâk edilirse de burada ondan murad; Farsler yani İranlılardır. Nitekim Türkçemizde biz de onlara Acemler deriz. şerif Acemlerin faziletini bildirmektedir. Acemlerden bu fazilete nail olan ilk zât Hazret-i Selmân-ı Fârisî-dir Hazret-i Selmân’ın diyanet ve faziletleri müstakil bir kitap dolduracak kadar çok ve meşhurdur. Biz buracıkta Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: bizdendir. Ehl-i Beyt-tendir.» buyurduğunu hatırlatmakta iktifa edeceğiz. Hazret-i Ali’nin de: «Selmân Lokman gibidir.» dediği rivâyet olunur. Çok yaşamış bir rivâyette Hazret-i Osman-in hilâfeti zamanında otuzbeş veya otuzaltı tarihinde Medâyin-de vefat etmiştir. Hazret-i ömer-in hilâfeti zamamda vefat ettiğini söyleyenler de vardır. Künyesi Ebû Abdullah idi. Selmân-ı Hayr namiyle şöhret bulmuştur. Kendisini İslâm-a nisbet eder: «Ben İslâm-ın oğlu Sel-mân-im!» dermiş. âcizânemce bu hadîsde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) İmâm-ı A-zam Ebû Hanîfe Hazretlerine işaret buyurmaktadır. Nedense görebildiğim Müslim ve Buhârî şerhlerinin hiç birinde bundan bahseden olmamıştır. Nihayet Seyyid-i Muhammed Habibullah’ın «Zâtü-l-Müslim» adlı eserinde hülâsasını arzettiğim şu malûmata rastladım: «Bu hadîsin fazileti bilûmum Fâris evlâdına şâmil ve şüphesiz meşhur sahâbî Selmân-ı Fars-i bu faziletin başında olmakla beraber yine şüphesiz ki bunda İmâm Ebû Hanîfe Nu-man b. Sabit (rahimehüllah)’in da büyük menkabesi vardır. Hattâ hadîsden onun kastedilmiş olması mümkündür. Nitekim «Müslim»’in bir rivâyetinden bu mânâ zahirdir... arasında Selmân-ı Fârisî-den sonra İmâm Ebû Hanîfe kadar ilmiyle re-yinin isâbetiyle ve dîninin metânetiyle şöhret bulan başka biri yoktur... bu hadîs-hakkında sadece şunları söylemiştir: «Hadîs-i şerîfde Acemlerin faziletine ve yerine göre mecazla mübalağanın kullanılmaları caiz olduğuna açık delil vardır.»