6746-)
Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. ki): Bize Büreyde b. Ebî Bürde tabasından o da Ebû Mûsa-dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ki Allah (azze ve celle) zâlime mühlet verir. Ama bir de yakalarsa onu bırakmaz.» buyurdu. Sonra şu âyeti okudu: şehirler zulmeder de Rabbin onları azab eylerse Rabbinin azabı böyledir. Gerçekten onun azabı eüm ve şiddetlidir." Sûre-i Hud Âyet: 102 hadîsi Buhârî Nesâî ve İbn Mâce Hûd Sûresi-nin tefsirinde tahric etmişlerdir. Tehir etmek ve mühlet vermektir. kelime müleve veya mileve aslından alınmıştır. Müleve: Müddet ve zaman mânâsına gelir. Râgıb-ın beyânına göre ahz: Bir şeyi elde etmek ve almaktır. Bu bazan ele almak bazan da kahretmek suretiyle olur. Âyetteki ahz kahretmek manasınadır. zulmünden murad; halkının zalimliğidir. Zulüm; mahalli zikir hâili murad kabilinden mecazen şehirlere izafe olunmuştur. diyor ki: «Bu Mekke kâfirlerinden olsun başkalarından olsun ahâlisi zâlim olan her belde hattâ başkasına yahut günah işlemek suretiyle kendine zulmeden herkes hakkında zulmün aki-betinin vahim olacağından sakındırmaktır. Binâenaleyh her günahkâra Rabbinin elim ve şiddetli azabından korunmak ve mühlete aldanmayarak hemen tevbeye şitâb etmek gerekir