7230-)
Bire Saîd b. Mansûr rivâyet etti. ki): Bize Abdu-l-Aziz b. Ebi Hazim rivâyet etti. ki): Bana babam Ubeydullah b. Miksem-den o da Abdullah b. Ömer-den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-i minber üzerinde gördüm: (azze ve celle) gökleriyle yerlerini iki eliyle tutacak...» buyuruyordu. Sonra Ya-kub-un hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. Hüreyre rivâyetini Buhârî «Kitâbu-r-Rikâk» ile «Kitâbu-t-Tevhid»-de; İbn Ömer rivâyetini «Kitâbu-t-Tevhid»-de tahric etmiştir. rivâyetlerdeki iki el tâbiri kudret mânâsına te-vil olunmuştur. Çünkü biz insanlar işlerimizi ellerimizle görürüz. Bundan dolayı bize anlayacağımız şekilde hitab olunmuştur. Sağ ve sol el tâbirleri misâl tamamlanmak için zikredilmişlerdir. Çünkü biz kıymetli gördüğümüz şeyleri sağ elle başkalarını sol elle tutarız. Bir de bizim nazarımızda sağ el solun göremediği işleri görür. Göklerin yerden daha büyük olduğu malûmdur. Bu sebeple onları sağ ele yerleri de sol ele izafe ederek istiârevi bizim zihinlerimize daha açık surette ifâde etmiştir. Hakikatte Allahü teâlâ bir şeyin Kendisine daha ağır diğerinin daha hafif olmasıyle vasıflanamaz. Kâdî İyâz diyor ki: «Bu hadîsde üç kelime var hepsi toplamak mânâsına gelir. Bunlar: Kabzeder dürer ve alır kelimeleridir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in -parmaklarını yumup açması Allah-ın mâhlûklarıni toplamasını temsilen anlatmak içindir.» titremesi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu işaretini yaparken hareketinden ileri gelmiş olabilir. Maamafih Kâdî Iyâz işittiğinin heybeti sebebiyle kendiliğinden titremiş olabileceğine de ihtimal vermektedir. Nitekim hurma kütüğü de ağlamıştı. Neticede Kâdî Tyâz şunları söylemiştir: «Bu hadîslerde vârid olan müşkil kelimelerden Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ne kasdettiğini Allah bilir. Biz Allahü teâlâ-ya ve sıfatlarına iman eder ona hiç bir şeyi benzetmez onu da hiç bir şeye benzetmeyiz. Onun misli yoktur. Hakkıyle işiten gören odur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ne söylediyse haktır doğrudur. Anlayabildiğimiz bir şey varsa Allah-ın lütfü keremiyledir. Anlayamadıklarımıza ise iman eder; ilmini Allahü teâlâ-ya havale eyleriz.» «Nerede yeryüzünün melikleri?» suâli bütün canlılar öldükten sonra sorulacaktır.