7619-)
Bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Cerir rivâyet etti. H. Ebû Küreyb de rivâyet etti ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. H. Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Ebû Muâviye ile Vekî A-meş-den o da Ebû Salih-den o da Ebû Hüreyre-den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): daha aşağı olanlara bakın! Sizin fevkinizde olanlara bakmayın! Bu Allah-ın nimetini küçümsememenize daha lâyıktır.» buyurdular. Muâviye: «Allah-ın sîzin üzerinize olan nimetini.» demiş. rivâyetleri Buhârî «Kitâbu-l-Cizye» ve «Kitâbü-r-Rikak»-da tahric etmiştir. Irak-ta Basra ile Hecar arasında meşhur bir beldedir. O zamanlar ahalisi ekseriyetle Mecûsilerden müteşekkildi. Mecûsi-lerden cizye denilen vergi alınırdı. Hazret-i Ebû Ubeyde bu cizyeyi getirmişti. Ensarı kirâmın sabah namazında Mescid-i Nebeviye toplanmalarından anlaşılıyor ki şâir namazları kendi mescitlerinde kılarlar-mış. Çünkü her kabilenin ayrı ayrı mescitleri vardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gülümsemesi onların maksadını anladığındandır. Filhakika Ensarın mala ihtiyaçları olduğu huzuruna bu maksatla çıktıkları hallerinden belli idi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) «Sevinin!» diyerek arzularını yerine getirdiğini müjdelemiş arkacığından onlar için fakirlikten değil bilâkis zenginlikten korktuğunu izah buyurmuştur. Bu endişenin sebebi ihtimal ki dünyanın kendilerine feth edileceğini ve ileride zengin olacaklarını bilmesidir. Fakat bu sözü ile fakirliğin zararı zenginliğin zararından daha az olduğuna işaret etmiş de olabilir. Çünkü fakirliğin zararı ekseriyetle dünyevî zenginliğin zararı ise ekseriyetle dînî olur Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabının dünya malı kazanmak için birbirleri ile münâfese ederek geçmiş milletler gibi helâk olmalarından endişe duyduğunu tasrih buyurmuştur. Bir şeye rağbet göstererek ona yalnız başına sahip olmaya çalışmak ve bu babta âdeta yarış etmektir. Dünya malı için yapılan bu yarışın sonu kavga ve helâke varır. İbn Battal diyor ki: «Bu hadîs dünya malının kötü akıbetinden ve fitnesinin şerrinden korunmak gerektiğine delildir. İnsan dünya zînetlerine aldanarak bu hususta başkaları ile yarış etmemelidir. Yine bu hadîsle fakirliğin zenginlikten efdal olduğuna istidlal edilir. Çünkü dünya fitnesi zenginlikle beraberdir.» bir rivâyetinde Hazret-i Abdırrahman b. Avf-ın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e cevaben: «Allah-ın bize emrettiği gibi söyleriz.» demesinden murâd; ona hamd ve şükür ederiz fazlının devam ve ziyadesini dileriz demektir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buna karşılık: başka bir şey yapmaz mısınız?» mânâsına gelen: «E ve gayra zâlik» cümlesiyle başlayan beyanatını serd etmiştir. Fakat bu cümle «Ev gayru zâlik» şeklinde de rivâyet olunmuştur. Bu takdirde mânâsı: «Yahut bundan başka şeyler yaparsınız» demek olur. Hazret-i Ebû Hüreyre rivâyeti hakkında İbn Battâ1 şunları söylemiştir: «Bu hadîs bütün hayır mânâlarını cem- etmektedir. Çünkü insan dine müteallik husûsatta mutlaka kendinden üstün olanı bulacaktır. Onun derecesine varmak istediği zaman kendi halini kusurlu görecek ve daima Allah-ına yaklaşması artacaktır. Darlık içinde bulunan bir kimse de kendinden daha fakirini bulacak ve bunu düşündüğü zaman Allah-ın kendisine birçok kimselerden fazla ni-met verdiğini anla-layacaktır. Binâenaleyh haline şükredecek bu da âhiretteki ecrini yükseltecektir.» «Bu hadiste derde deva vardır. Çünkü insan kendinden üstün olana bakarsa ona hasetlik çekmekten emin olamaz. Onun devası kendinden aşağı olana bakmaktır. Tâ ki bu hal onun şükrüne sebep olsun!» demişlerdir.