7620-)
Bize Şeybân b. Ferrûh rivâyet etti. ki): Bize Hemmam rivâyet etti. ki): Bize İshak b. Abdillâh b. Ebî Talha rivâyet etti. ki): Bana Abdurrahman b. Ebî Amr-a rivâyet etti. Ona da Ebû Hüreyre rivâyet etmiş ki kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı şöyle buyururken işitmiş: İsrail-de biri abraş biri kel biri de kör üç kişi varmış. Allah onları imtihan etmek istemiş de kendilerine bir melek göndermiş. Melek Abraş-a gelerek: Sence en makbul şey nedir? diye sormuş. Abraş: Güzel renk güzel cild ve benden insanların iğrendiği halin gitmesidir demiş. Bunun üzerine melek onu sıvazlamış ve iğrenç hali gitmiş kendisine güzel bir renk ve güzel bir cild verilmiş. Melek: Sence hangi mal en makbuldür? diye sormuş. Abraş: Devedir (yahut; sığırdır ishak şekketmiş.) demiş. —Şu kadar var ki. Abraşla Kelden biri devedir demiş öteki sığırdır demiştir— ve kendisine doğurması yakın bir deve verilmiş. Bunun üzerine Melek: Allah sana bu devede bereket versin demiş. Müteakiben Kele gelerek: Sence en makbul şey nedir? diye sormuş. Kel: Güzel saç ve insanların iğrendiği şu halin benden gitmesidir demiş. Melek onu da sıvazlamış ve o hal gitmiş. Kendisine güzel saç verilmiş. Melek: Sence hangi mal en makbuldür? diye sormuş. Kel: Sığırdır cevâbını vermiş. Hemen kendisine hâmile bir inek verilmiş ve melek: Allah bu inekte sana bereket versin demiş. Sonra köre gelerek ; Sence en makbul şey nedir? diye sormuş. Kör: Allah-ın bana gözümü iade etmesi ve onunla insanları görmemdir demiş. Melek onu da sıvazlamış ve Allah gözünü ona iade etmîş. Sence hangi mal en makbuldür? diye sormuştur: Koyundur cevâbını vermiş hemen Kendisine doğurmuş bir koyun verilirmiş. Derken ötekiler üretmiş. Beriki de doğurtmuş. Bu suretle birinin bir vâdi devesi diğerinin bir vadi sığırı bunun da bir vadi koyunu olmuş. melek abraşa eski suret ve kılığında gelerek: Ben fakir bir adamım yolculuğumda bütün çarelerim inkıta-a uğradı. Bugün evvel Allah sonra senden başka beni (evime) ulaştıracak yoktur. Senden şu güzel rengi güzel cildi ve malı veren (Allah) aşkına bir deve istiyorum. Yolumda onun üzerinde muradıma ulaşacağım dedi. Abraş: Haklar çoktur mukabelesinde bulunmuş. Bunun üzerine melek ona: Ben seni tanır gibiyim. Sen İnsanların iğrendiği abraş değil misin? Hani fakirdin Allah sana verdi demiş. Abraş: Ben bu malı ancak ve ancak büyükien büyüğe (intikal eden) bir miras olarak edindim cevâbını vermiş. Melek de: Yalancı İsen Allah seni eski haline çevirsin! demiş. kele de eski suretinde gelerek buna söylediğinin mislini söylemiş. O dahi bunun gibi cevap vermiş. Bunun üzerine: Yalancı isen Allah seni eski haline çevirsin demiş. de eski suret ve kılığında gelerek: Ben yoksul ve yolcu bir adamım. Yolculuğumda bütün çarelerim inkıtaa uğradı. Evvel Allah sonra senden başka bugün beni (evime) ulaştıracak yüktür. Senden gözünü iade eden (Allah) aşkına bir koyun istiyorum. Onunla yolumda (muradıma) ulaşacağım demiş. Kör: Gerçekten ben âmâ idîm. Alah bana gözümü iade etti. İmdi dilediğini al dilediğini bırak! Vallahi bugün Allah için aldığın bir şeyde sana zorluk çıkarmam demiş. Bunun üzerine melek: Malın senin olsun. Siz ancak imtihan edildiniz. Senden razı olundu İki arkadaşın da hışıma uğradı demiş.» hadîsi Buhârî «Kitâbu-l-Eyman ve-n-Nüzûr» ile «Kitâbu-l Enbiyâ»da tahric etmiştir. Bedeninde yer yer beyaz lekeler olan kimsedir. Bu hâl mizaç bozukluğundan ileri gelir. abraşa eski suretinde gelmesinden murad; ilk göründüğü şeklidir. O şekliyle görünmesi dâvasını isbâta daha elverişli olduğu içindir. Görülüyor ki bu üç kişi Allah tarafından imtihan edilmiş ve imtihanı yalnız âmâ kazanmıştır. İçlerinde tabiatı en ziyâde selâmete yakın olan da odur. Çünkü gerek abraşlık gerekse saç dökülmesi mizaç bozukluğundan ileri gelir. Körlük öyle değildir. O haricî bir sebepten de ileri gelebilir. Hadis-i şerîî fakirlere yardım ve ikramda bulunmaya istediklerini vermeye kalblerini kırmaktan sakınmaya teşvik etmektedir Allah-ın nimetlerinden bahsederek şükür o nimetleri küfrandan kaçınmak lüzumu da bu hadîsin işaretleri cümlesindendir.