7654-)
Ebû Abdurrahman dedi ki: Ben yanında bulunduğum halde Abdullah b. Amr b. Âs-a üç kişi geldiler. Ve: Yâ Ebâ Muhammed! Vallahi biz hiç bir şeye kâdir değiliz. Ne nafakaya ne hayvana ne de eşyaya! dediler. Abdullah onlara: Ne istiyorsunuz? İşitirseniz bize müracaat edersiniz. Biz de size Allah-ın başınızı çözeceği şeyleri veririz. İsterseniz hâlinizi Sultana anlatırız. Dilerseniz sabredersiniz. Çünkü ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-i: ki muhacirlerin fakirleri kıyâmet gününde cennete zenginlerden kırk yıl önce gireceklerdir.» buyururken işittim dedi. Üç zât: — Öyleyse sabrederiz; hiç bir şey istemeyiz dediler. Bu hadîsin Ebû Hureyre rivâyetlerini Buhârî «Kitâ-bu-r-Rikâk» ve «Kitâbul-Et-ime»-de; Hazret-i Âişe rivâyetlerini dahi «Kitâbu’l-Hibe» «Kitâbu-r-Rikâk» ve «Kitâbu-l-Et-ime»-rîe tahric etmiştir. ve kefâf aynı mânâya gelen kelimelerdir. İkisi de israf yapmadan yetecek mikdar yiyecek demektir. Resûlillah-dan murad; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevceleridir. Bu kelimeden bazan bizzat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de kastedilir. Görülüyor ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve ailesi efradı üç günden fazla arka arkaya buğday veya arpa ekmeği bulamadan geçirir hiç bir zaman tıkabasa karınlarını doyurmaz. Aylarca bacalarının tütmediği olur yani; evlerinde yemek pişirmezmiş. Tabiî ki bu onların yoksulluklarından değil hudutsuz cömertliklerinden idi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi malından zevcelerinin senelik nafakasını ayırır fakat cömertliğinden bu nafaka senenin yarısı gelmeden biterdi. En ucuz ve kolay bulunan nafaka kuru hurma olduğu için günde iki öğün yemek yerlerse bunun biri mutlaka kuru hurma olurdu. Kuru hurmaya siyah denilmesi ekseriyetle Medine-nin hurmaları siyah renkli olduğundandır. Suya da tağlîb tarikiyle siyah denilmiştir. Aksi takdirde suyun rengi yoktur. Âişe-nin: kuru hurma ile sudan karnımızı doyurmaya başladığımız vakit ilâh...» sözünden murad: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de karnını doyurmaya başladı demektir. Karınlarını doyurdukları gıda kuru hurma idi... Bu hal Hayber’in fethinden itibaren başlamıştı ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan sonra ancak üç sene yaşamıştır. Karınlarını doyuran gıda ancak kuru hurma ise de tokluğun tamamı su ile olduğundan Âişe (radıyallahü anhâ) gıda namına kuru hurma ile suyu zikretmiştir. Bu hadîsler Ümmehâtı mü-minin ile diğer sahâbe-i kirâmın da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte dünya metâma kıymet vermediklerine ve başkalarım kendilerine tercih ettiklerine delildirler. Rivâyetlerin Bazıları bir kimsenin fakru hâlini zenginledikten sonra zikrederek Allah-ın nimetlerini başkalarına da hatırlatmanın caiz olduğuna işaret etmektedir.