1554-)
Bize Ebu-l-Muğire rivâyet edip (dedi ki) bize el-Evzâî Yahya b. Hilâl b. Ebî Meymûne-den (O) Atâ’ b. Yesâr-dan (O da) Mu-âviye ibnu-l-Hakem es-Sülemî-den (naklen) rivâyet etti ki O şöyle dedi: Bir ara ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber namazda idim. Derken cemaatten bir adam aksırıverdi ben de (aksıran bir kimseye söylendiği gibi) "Yerhamuke-llah: Allah sana merhamet etsin!" dedim. (Muâviye sözüne devamla) dedi ki; bunun üzerine cemaat (gözlerini bana dikip âdeta) gözleriyle beni kuşattılar. Ben de; "helak olasıcalar! Size ne oluyor da bana öyle bakıyorsunuz?" dedim. (Muâviye) sözüne şöyle devam etti: O zaman da cemaat (beni) susturmak için) ellerini uyluklarına vurdular. Ben onların beni susturduklarını görünce; "size ne oluyor da beni susturuyorsunuz?" dedim ama (yine de) sustum. (Muâviye) sözüne şöyle devam etti: Nihayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) -anam babam O-na kurban olsun! Ne O-ndan önce ne de O-ndan sonra O-nun kadar güzel öğreten hiç bir öğretmen görmedim!- (namazını bitirip) dönünce vallahi O beni ne dövdü ne azarladı ne de bana kötü söz söyledi; fakat şöyle buyurdu: "Muhakkak ki şu namazımızda insan kelâmından hiçbir şey (söylemek) uygun olmaz. O ancak teşbih tekbir ve Kur-an okumadan ibarettir."