3425-)
Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki) bize Fıtr Ebû İshak-tan (O) el-Haris-ten (O da) Hazret-i Ali-den -Allah O-ndan razı olsun- (naklen) rivâyet etti ki O şöyle dedi: "Bazı insanlara (olgun) iman verilir Kur-an-ı (okuma-anlama kabiliyeti) verilmez. Onların bazısına ise Kur-an-ı (okuma-anlama kabiliyeti) verilir (olgun) iman verilmez. Onların bazısına da hem Kur-an-ı (okuma-anlama kabiliyeti) hem (de olgun) iman verilir. Bazılarına ise Kur-an-ı (okuma anlama kabiliyeti) de (olgun) iman da verilmez!" (Hazret-i Ali) sonra bunları bir misâlle açıklayıp şöyle dedi: "Kendisine (olgun) iman verilen ama Kur-an-ı (okuma-anlama kabiliyeti) verilmeyen kimseye gelince onun durumu kuru hurmanın durumu gibidir. Tatlıdır ama hiç kokusu yoktur! Kendisine Kur-an-ı (okuma-anlama kabiliyeti) verilen (ancak olgun) iman verilmeyen kimsenin durumu ise kokusu güzel tadı acı olan mersin ağacının (meyvesinin) durumu gibidir. Kendisine hem Kur-an-ı (okuma-anlama kabiliyeti) hem de (olgun) iman verilen kimseye gelince (onun durumu da) kokusu güzel tatlı olan turunç (meyvesinin) durumu gibidir. Kendisine Kur-an-ı (okuma-anlama kabiliyeti) de (olgun) iman da verilmeyen kimsenin (durumu) ise tadı acı olan hiç kokusu da bulunmayan Ebucehil karpuzunun durumu gibidir!"
Kaynak: Sünen-i Dârimî Kur’an’ın Üstünlükleri
Kitabı