4422-)
Muhammed b. İshak şöyle demiştir: b. Umer b. Katâde-ye Mâiz b. Mâlik kıssasını haber verdim. O da bana şöyle dedi: Hasen b. Muhammed b. Ali b. Ebû Talib (radıyallahü anh) şöyle haber verdi: Resûlüllah-ın ; Keşke onu bıraksaydınız" sözünü bana Eşlem kabilesinden hiç itham edemeyeceğim istediğin (kadar) kişi haber verdi. Ben bu hadisi (sözü veya hadisin tümünü) bilmiyordum. b. Abdullah-a gidip: Şüphesiz Eşlem kabilesinden bazı adamlar Resûlüllah-a Mâız’ın taşlar değmeye başlayınca sabredemediğini söyleyince efendimizin kendilerine; Onu bıraksaydınız ya!" dediğini söylüyorlar.Oysa ben bunu bilmiyorum" dedim. Câbir şöyle dedi: kardeşimin oğlu! Ben bu hadisi insanların en iyi bileniyim. Ben o zatı recmedenler arasındaydım. Biz onu (Mâizı) çıkarıp da recm etmeye başlayınca taşın acısını duydu ve bize: Ey kavmim! beni Resûlüllah-a geri götüranüz şüphesiz kavmim beni öldürdü ve beni aldattı. Bana Resûlüllah-ın beni öldürmeyeceğini haber vermişlerdi" diye feryâd etti. biz onu olduğu yerden çıkarmadık ve onu öldürdük. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-e dönüp de olayı haber verdiğimizde: Onu serbest bırakıp da bana getirseydiniz ya !" buyurdu. Resûlüllah bunu durumu iyice anlamak (tevbe ettirmek) Bazı nüshalarda " liyestetîbe" şeklindedir. için söyledi. Haddi terketmek için hiç değil. Hasen der ki: (İşte o zaman) Hadisin vechini anladım. hudûd 26 27; Müslim hudûd 16.