4725-)
Abdullah bin Abbâs-dan (rivâyet edilmiştir); dedi ki: Ben Bathâ-da aralarında Resûlüllah-ın da bulunduğu bir cemaat içerisinde idim. O sırada yanlarından bir bulut geçti de ona bak(maya baş) ladılar. (Derken Hazret-i Peygamber) " Bunun ismi nedir?" diye sordu onlar da: Sehap (=bulut)tur." dediler. " Müzn" de?" (der misiniz) diye sordu (Evet) dediler. " Anan da" (der misiniz)?" diye sordu. " Anan da (deriz) cevabını verdiler. Dâvûd der ki: Ben bu hadisi bana rivâyet eden (şeyhimden) Anan (kelimesin)i pek iyice sağlam olarak tesbit edemedim.) Peygamber sorularına devam ederek) " Yerle gök arasındaki uzaklığı biliyor musunuz?" dedi. " (Hayır) bilmiyoruz dediler. (Bunun üzerine): Bu ikisi arasındaki uzaklık yetmişbir yetmiş iki yahut da yetmiş üç sene (lik) tir. Sonra (bu göğün) üstünde aynen bunun gibi bir gök daha vardır." buyurdu. (Onun üstünde bir daha onun üstünde bir daha diyerek) nihayet yedi (kat) gök saydı ve: Sonra yedincinin üstünde üstü ile altı arası(ndaki mesafe) iki gök arası kadar (olan) bir deniz vardır. Sonra bu denizin üstünde sekiz dağ keçisi (şeklinde sekiz melek) bulunmaktadır. (Onların her birinin) tırnaklarıyla diz kapakları arası iki gök arasındaki (mesafe) kadardır. Sonra onların sırtlarında altı ile üstü arası iki gök arası kadar olan Arş bulunmaktadır. Sonra yüce Allah da onun üstündedir" (buyurdu) tefsir el-Hakka suresi; İbn Mace mukaddime 13; Ahmed b. Hanbel I 206.