3094-)
- “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beraberinde sırf hac niyetiyle ihrama girdik umreyi hacca katmadık. Sonra Zilhicce ayının dördüncü günü (sabahı) Mekke-ye vardık. Biz Ka-be-yi tavaf edip Safa ile Merve arasında sa-y edince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) haccımızı umre-ye çevirmemizi ve ihramdan çıkıp kadınlarımıza yaklaşabilmemizi emretti. Bunun üzerine biz kendi aramızda : Bizim ile Arefe (günü veya Arafat) arasında ancak beş gün var. Biz kadınlarımızdan bile yararlanmış olarak Arafat-a çıkacağız (Bu ne hâldir?) diye konuştuk (bu duruma hayret ettik). Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : şüphesiz hepinizden ziyâde hayra düşkün Allah-a itaatkâr ve doğruyum. Ve (beraberimdeki) kurbanlık olmasaydı (umre’yi yaptıktan sonra) ben muhakkak ihramdan çıkacaktım ) buyurdu. Sonra Surakâ bin Mâlik (radıyallahü anh) (Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) -e) : mut-a-mız (yani umre için ettiğimiz tavaf ve sa-y-den sonra ihramdan çıkmak suretiyle yararlanmamız) bu yılımıza mı mahsustur yoksa ebediyen meşru mudur? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (bu yıla mahsus değildir). Bilâkis ilelebed meşrudur ) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce Hac Ve Umre İbâdeti Kitabı