604-)
Kesîr b. Karavenda (radıyallahü anh)’den rivâyete göre şöyle demiştir: b. Abdullah’a: Baban Abdullah b. Ömer yolculuklarda namazları cem eder miydi?) diye sorduk. Sâlim: Sadece Müzdelife’de cem ederdi) dedi. Sonra Sâlim’in yanına geldim şunları söyledi: Hanımı Safiye babam Abdullah’a: son ahiretin ilk günündeyim ölmek üzereyim) diye bir haber göndermişti. Babam devesine bindi bende onunla beraberdim süratle yol alıyorduk. Namaz vakti daralmıştı müezzin durumunda olan kimse (Ey Ebû Abdurrahman! Namaz kılalım) dedi. Fakat babam yoluna devam etti öğle ile ikindi arası olunca konakladı. Müezzine: et) dedi. Müezzin kamet getirdi öğleyi iki rekat olarak kılıp selâm verdikten sonra müezzin yerinden ayrılmadan tekrar kamet getirdi. İkindi namazını da iki rekat olarak kılıp hızlıca yola çıktı. Güneş batınca müezzin yine: Ebû Abdurrahman! Namaz kılalım) deyince; önceki yaptığın gibi yapacaksın dedi ve yoluna devam etti akşam karanlığı basıp yıldızlar çoğalınca konakladı. Müezzine: et) dedi. Ben namaz kılacak duruma gelince akşam namazının farzının üç rekat olarak kıldı. Müezzin yerinden ayrılmadan tekrar kamet getirdi yatsı namazının farzını iki rekat kıldı ve ön tarafına tek bir selâm vererek bize döndü ve şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): biriniz geçip gideceğinden korktuğu bir işi olursa namazlarını böyle kılsın) buyurdu. (Ebû Dâvûd Salat: 274; Buhârî Cihad ve Siyer: 196)