1032-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud günü Hamza’nın cesedinin yanına geldi ve durakladı cesed üzerinde müsle (gözü oyulmuş kulağı burnu kesilmiş) yapıldığını gördü ve şöyle buyurdu. Halam ve Hamza’nın kız kardeşi Safiyye’yi sıkıntıya sokacak olmasaydım. Hamza’nın cesedini böylece bırakır vahşî hayvanların yemesine terk eder kıyamette de onların karınlarından haşredilmesini isterdim.” diyor ki: “Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çizgili kumaştan yapılmış bir elbise istedi onunla kefenledi. Bu kumaş başı tarafına çekildiğinde ayakları ayaklarına doğru çekildiğinde ise başı açık kalıyordu.” diyor ki: “Şehîdler çok fakat kefen yapılacak malzeme çok azdı.” Enes şöyle devam etti: Tek kişi veya iki kişi veya üç kişi bir kefene sarılıyor ve bir kabre defnediliyordu. Defnederken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kurânî bilgisi hangisinin çoktur diye soruyor ve onu kıbleye doğru öne geçiriyordu. Enes diyor ki: Böylece tüm Uhud şehîdlerini defnetti ve onlara cenaze namazı kılmadı. (Buhârî Cenaiz: 74) Enes hadisi hasen garib olup sadece bu şekliyle biliyoruz. (Eskimiş elbise) demektir. hadisin rivâyetinde Üsâme b. Zeyd’e muhalefet edilmiştir. Leys b. Sa’d İbn Şihâb’tan Abdurrahman b. Ka’b b. Mâlik’den Câbir b. Abdullah b. Zeyd’den bu hadisi rivâyet etmiştir. Ma’mer ise yine bu hadisi; Zührî’den Abdullah b. Sa’lebe’den Câbir’den rivâyet etmiştir. ve Zührî’den bu hadisi rivâyet eden Üsâme b. Zeyd’den başka bir kimse bilmiyoruz. Muhammed’e bu hadis hakkında sordum şöyle dedi: Leys’in İbn Sihab’tan Abdurrahman b. Ka’b b. Mâlik’den ve Câbir’den rivâyet edileni daha sahihtir.