1966-)
Ikraş b. Zübeyd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir: Mürre b. Ubeyd oğulları malların Zekâtlarını benimle Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gönderdiler. Medîne’ye Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldim onu Muhâcir ve Ensâr arasında oturur buldum. Ikraş şöyle devam etti: Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elimden tutarak Ümmü Seleme’nin evine götürdü ve yemek var mı? buyurdu. Arkasından parça eti bol büyük bir kap ve tirit getirildi. Ondan yemeye yöneldik derken ben elimi kabın her tarafında dolaştırmaya başladım. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de kendi önünden yemekteydi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sol eliyle benim sağ elimi tuttu ve şöyle dedi: “Ey Ikraş! Bu tek çeşitten oluşan bir yemektir bir yerden ye.” içinde çeşitli hurma bulunan veya -Şek Ubeydullah’tan gelmiştir- Olmuş ve yaş hurma bulunan bir tabak getirildi. Ben kendi önümden yemeye başladım. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in eli ise tabak etrafında dolaşmaya başladı ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ey Ikraş! İstediğin yerden ye bu bir çeşit değildir. Sonra bize su getirildi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ellerini yıkadı avuçlarının ıslaklığı ile yüzünü kollarını ve başını sıvazladı ve dedi ki: Ey Ikraş! Ateşin değdiği şeylerden dolayı alınacak abdest budur.” (İbn Mâce Etıme 7; Ebû Dâvûd Etıme: 15) Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Alâ b. Fadl’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Alâ bu hadisi tek başına rivâyet etmektedir. Ikraş’ın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sadece bu hadisini biliyoruz.