3584-)
Rabia kabilesinden bir adamdan rivâyete göre şöyle demiştir: Medîne’ye gelerek Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girdim ve onun yanında Ad’ın delegesi olarak anıldım. Bunun üzerine Ad’ın delegesine benzemekten Allah’a sığınırım dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ad’ın delegesi nedir? diye sordu. Dedim ki bu konuyu en iyi bilen kişiye düştüm. Ad kavmi kuraklığa uğrayınca Kayl adında birini gönderdi. Bu adam Bekir b. Muaviye’ye misafir oldu. Bekir ona şarap içirdi iki şarkıcı da şarkı söylediler. Sonra mehre dağlarına doğru yola çıktı ve şöyle duâ etti: Allah’ım ben sana iyileştireceğim bir hasta ve fidyesini vereceğim bir esir için gelmedim kuluna eskiden içirmekte olduğun şeylerden içir Bekr b. Muaviye’ye içir ki kendisine şarap içirdiğinden dolayı teşekkür eder. Kendisine bazı bulutlar çıkarıldı. Bunların birini seç denildi. Oda bunlardan siyah bulutu seçti. Bunun üzerine kendisine al sana ipince bir kum ki Ad kavminden hiç kimseyi bırakmayacaktır denildi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara gönderilen rüzgarın yüzük halkası olarak küçük olduğunu belirtti ve Zariyat sûresi 41.42. âyetlerini okudu: “ve tüm günahkarları yok eden kasırgayı üzerlerine saldığımız Âd kavminin başına gelenlerde de aynı ibretleri görebilirsiniz. Bu kasırga geçtiği her yerde hiç birşey bırakmadı herşeyi çürümüş kemiklere ve küle çevirdi.” (İbn Mâce Cihâd: 27) Bu hadisi pek çok kişi Sellam Ebû’l Münzir’den Âsım b. ebin Nücüd’den Ebû Vâil’den Hâris b. Hassân’dan rivâyet etmişlerdir. Hâris b. Hassân’a Hâris b. Yezîd de denilir.