Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

II. ZEKÂTI ÖDEME ZAMANI

Oluşturulma tarihi: 10.02.2025 11:03    Güncellendi: 10.02.2025 11:03    zekâtı ödeme zamanı

II. ZEKÂTI ÖDEME ZAMANI

Nisap miktarı altın, gümüş ve paralar ile ticaret malları ve zekâta tabi hayvanlarda zekât, bir kamerî yılın tamamlanması ile toprak ürünlerinin zekâtı ise hasat elde edilince farz olur. Müslüman’ın, bunların zekâtlarını hemen vermesi gerekir. Çünkü zekâtın ödenmesi “fevrî” olarak farzdır. (Kâsânî, II, 3)

“Fevrî”, zekâta tabi nisap miktarı malın, ürünün, servetin ve paranın üzerinden bir yıl geçince derhal geciktirilmeden ödenmesi demektir. Zekâtın, geciktirilmesi kul hakkının ertelenmesi anlamına gelir. Bu konuda bütün müçtehitler ittifak etmişlerdir. Yüce Allah,  “Hayırlı işleri yapmada yarışın.” (Maide, 5/48) buyurmuştur.

Üzerinden bir yıl geçtiği hâlde zekâtını mazeretsiz olarak geciktiren kimse günahkâr olur. Çünkü bu malın verilmesi gereken zekâtı artık onun değil, fakirlerin hakkıdır. Yanında duran bir emanet hükmündedir. Emaneti yanında alıkoyup sahibine teslim etmeme hakkı olmadığı gibi bu malın zekâtını da yanında tutup fakirlere vermeme hakkı yoktur. Zira zekât, fakirin ihtiyacını karşılamak için farz kılınmıştır. Verilmesini gerektiren şartlar tahakkuk ettikten hemen sonra verilmemesi durumunda maksat hâsıl olmaz. Ancak uzak bir yerden gelecek olan yoksul bir akraba veya komşusu yahut çevresindeki yoksullardan daha yoksul biri için bekletebilir. Ama yine de çevresindeki yoksullara bu durumda aşırı derecede zarar vermemesi şarttır. (İbn Abidîn, II, 271-272)

Hanefî fakihlerinden Cassas, zekâtın fevrî olarak değil terâhî olarak farz olduğu görüşündedir. (Kâsânî, II, 3)

“Terahî”, nisap miktarı malın üzerinden bir yıl geçince hemen verilmesi gerekmez, devam eden günlerde verilebilir, demektir. Mesela verilecek zekât, taksitlerle verilebilir.

Altın, gümüş ve paralar ile ticaret malları ve zekâta tabi hayvanların zekâtı yılda bir defa, üzerinden bir yıl geçince verilir. Toprak ürünlerinin zekâtı ise, senede kaç kere ürün alınıyorsa her defasında verilir. Mesela bir araziden senede iki kere ürün elde ediliyorsa iki kere zekât verilir.

Toprak ürünleri hasat edilince, meyveler toplanınca, madenler elde edilince zekâtı verilir.

Toprak ürünleri ve meyveler hasattan sonra üreticinin kusuru olmaksızın telef olursa veya çalınırsa zekâtı düşer.

Madenelrede ise Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî müçtehitlere göre nisap miktarı madenin elde edilmesiyle zekât farz olur.

Ebû Hanife, İmam Şâfiî ve Ahmed ibn Hanbel’e göre zekâta tabi malların zekâtları, üzerinden bir yıl geçmeden de ödenebilir. (Kâsânî, II, 50-51) Peygamberimizin amcası Abbas’ın, zekâtını vaktinden önce ödeyip ödeyemeyeceğini sorması üzerine Peygamberimiz (s.a.s.) ona ödeyebileceğini bildirmiştir. (Ebû Dâvûd, “Zekât”, 21, No: 1624; İbn Mâce, “Zekât”, 7, No: 1796)

Malikî müçtehitlere göre, zekâta tabi nisap miktarı malın üzerinden bir yıl geçmeden zekâtı verilemez. (Kâsânî, II, 50-51)

Öteden beri Müslümanlar zekâtlarını Ramazan ayında verirler. Bunun sebebi bu ayda ibadetlerin daha çok sevap olmasıdır:



“Hz. Peygamber (s.a.s.)’e, Ramazan orucundan sonra hangi oruç daha faziletlidir diye soruldu. ’Ramazan ayına saygıdan dolayı Şaban ayında tutulan oruçtur’ buyurdu. Hangi sadaka daha faziletlidir diye soruldu. ’Ramazan ayında verilen sadaka daha faziletlidir’ buyurdu.” (Tirmizî, “Zekât”, 28, No:657)

Ancak Ramazan ayı, zekâtın ödenmesinin zorunlu olduğu bir ay değildir. Zekâtı ödemek için Ramazan ayını beklemek gerekmez, malın üzerinden yıl geçince yılın herhangi bir ayında ödenebilir.

Bir Müslüman, üzerinde zekât borcu varken ölse, zekât borcu düşer. Ödenmesini vasiyet etmiş ise mirasının üçte bir miktarından zekât borcu ödenir. Vasiyet etmemiş ise varisleri ölenin zekât borcunu ödemek zorunda değillerdir, ancak isterlerse ödeyebilirler fakat ödedikleri nafile sadaka yerine geçer. Çünkü zekât bir ibadettir. İbadetler ancak niyetle yerine getirilir. Zekât borçlusu öldüğü için niyet etme imkânı kalmamıştır. Dolayısıyla namaz ve oruç borcu ile ölen kimse gibi zekât borcu ile ölen kimse de günahkâr olarak ölmüştür. Yakınları, ölen kimsenin namazını kılmakla ve orucunu tutmakla yükümlü olmadıkları gibi zekât borucunu ödemekle de yükümlü olmaz.

Zekâtın, niyete bağlı bir ibadet olma niteliğinden daha çok ihtiyaç sahiplerinin hakkını ilgilendirme yönünü ön palan çıkaran Şafiî, Malikî ve Hanbelî müçtehitlere göre zekât borcu Müslüman’ın ölmesi ile ortadan kalkmaz. Vasiyet etmese bile zekât borcu geriye bıraktığı malından ödenir. Zekât malî bir ibadettir, fakirin hakkını ilgilendirmektedir. Namaz ve oruç gibi değildir. Namaz ve oruç bedenî bir ibadettir. Namaz ve oruç ibadetinin îfası vekil tayini ile mümkün değildir. Fakat malî bir ibadet olan zekâtta vekâlet geçerlidir. Çocuk ve akıl hastasının mallarından velileri nasıl zekât ödemekle mükellefse ölenin vârisleri de onun zekât borcunu ödemekle sorumludur. (Zuhaylî, III, 379; İlmihal, I, 470-471)

Zekât vermekle yükümlü olan bir Müslüman, zekâta tabi malının üzerinden bir yıl geçtikten sonra zekâtı ödemeden malı telef olsa, kaybolsa veya çalınsa, Hanefî müçtehitlere göre zekât verme yükümlülüğü düşer, diğer müçtehitlere göre düşmez. Bir fariza kişinin zimmetine girdikten sonra, -fitre, hac ve şahıs alacaklarında olduğu gibi- o şahsın ödeme güçlüğü içine girmesi, onu zimmetindeki bu yükümlülükten kurtarmaz. Zekât da mal sahibinin zimmetine yerleşen bir haktır. Hak sahibine ulaşmadan telef olursa, tıpkı şahıs alacağında olduğu gibi borçlu, bunu ödemedikçe sorumluluktan kurtulamaz. Bir kişi malının bir kısmını zekât olarak vermek niyetiyle bir tarafa ayırır, ancak ayırdığı bu miktar, fakire verilmeden telef olursa, mal sahibi yine sorumludur. Vermeye gücü yetse de yetmese de zekât yükümlülüğü devam eder. (Şirbînî, II, 136-137; Tahtavî, 391, Zuhaylî, III, 269-270)

Bir kimse zekâtının verilmesi farz olduktan sonra zekâta tabi bir malı tüketirse, zekâtını verme yükümlülüğü ortadan kalkmaz. Çünkü böyle bir mal, zekâtını verme vecibesi tahakkuk ettikten sonra artık sahibinin yanında bir emanet hükmünde olur. Bundan sonra sahibi onu tüketecek olursa, tıpkı emanet malı sahibine teslim etmekle yükümlü olduğu gibi zekâtını fakirlere vermekle yükümlü olur.

Nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş bir hayvan, tahıl, hurma ve zekâta tabi bir mal zekâtı verilmeden satılırsa bu satış, malın zekât olarak yoksullara verilmesi gereken kısmında geçersiz olur.